20 Kasım 2011 Pazar

KENARDAN EKONOMİ TAKİBİ

           Rızkın onda dokuzu ticarette denilmiş...İşletme bölümü mezunuyum ama ticaret yapma yeteneğim yoktur fakat iş dünyasını izlemeyi severim.Dragons'DEN yarışması vardı yakın zaman önce.İlginç fikir sahipleri ile onların projelerini degerlendirebilecek güçte işverenlerin karşı karşıya geldiği bir programdı ,izlemişsinizdir.Bu tür programları çok severek izlerim.Rastladıkça ekonomi programlarını da izlerim ki içeriğinde başarılı kişi ya da şirket hikayeleri olur  ilgiyle dinlediğim...

         İşletme bölümünü bana uygun bulup öneren Cemalettin Agabey 1995 yılının  ilk yarısındaki konuşmamızda ,"bu bölümü okurken ve okuduktan sonrada reklamları çok farklı izleyeceksin "demişti.Öyle de oldu.Severim ben reklamları.Pazarlama dersi alırken daha irdeleyerek izlerdik.

         Malum herşey öyle hızlı gelişiyor ve değişiyor ki...Tv de ya da vitrinlerde görüyoruz...Ev tekstili mesela...Ne güzel çizgilerde renklerde nevresimler , tüller,perdeler havlular var...Değişik şekillerde bardaklar,tabaklar,çatal bıçak kaşıklar ,avizeler...Mobilyalar...Tasarımlar muhteşem...Mimari yapılar ve de...Teknolojik gelişime zaten yetişilmiyor...Cep telefonu , bilgisayarlar ,ipad ler iphone lar...Teknik gelişim bazen beni ürkütüyor...Kullanmayı seviyorum hayat kolaylaşıyor ,güzelleşiyor ama bana ürkütücü gelen bir tarafta yok değil...Bu ihtişamın lüksün görüntüsünün ve teknolojik gelişimin ucu bucağının olmamasının karşısında sadeleşme düşüncesi oluşuyor insanın kafasında.Belki bu biraz benim gelenekçiliğimle ilgili...Bilen bilir ben biraz eskiye özellikle Osmanlı'ya bazende Selçuklu'ya takılı yaşarım.Aklımın ve kalbimin bir kısmı oralarda, geçmiştedir.Osmanlı ve Selçuklu eserlerinin fotograflandığı bir dergiye bakarken beni gören Nejla Abla  "Aslı'yı 1500 lerden çıkaramadık " demişti  :) Yine bir sabah Nejla Abla ki kendisi ciddi piyasa takipçisidir "Aslı senden siyaset ,edebiyat,tarih,sanat duyuyorum ama işletme bölümü mezunu biri olarak ekonomi nerdeyse hiç duymuyorum ,ilginç "demişti.Kendi adıma yapıcı bir eleştiri olarak görmüştüm bu cümleyi.Sonrasında bu cümlenin, biraz daha dikkat eder oldum ekonomiye ,ama tıp ya da mimarlık okuyanların müzikle ilgilenmesi gibi işletme okumuş olabilirim ama yeteri kadar ekonomiye paraya yakın olabildim sayılmaz günlük yaşamımda.Rastladığımda dinlediğim ya da okuduğum ticari-ekonomik haberler ve durumlar var tabi yalnız rastladığımda...

       Dimes...Bir Tokat markasıydı, ama şimdi....Türkiye'nin ilk meyve suyu üreticisi ve markası olan DİMES Tokat'ta bir bodrum katta şarap üretimiyle işe başlamış.Zamanla meyve suyu üretmeye başlamış.Cam ambalajdan vazgeçip karton kutuya geçince başta Ege olmak üzere tüm ülkeye yayılmaya başlamış satışları.Kaliteli ürün ve dış ambalajda prizma şeklini seçmekle satışları %80 oranında artmış.Dünyada toplam 1800 meyve suyu fabrikası içinde üretim,kapasite ve kalite açısından ilk 20 ye girmiş. En son okuduğum böyleydi hali DİMES'in.OLCA  da bir Tokat markası.Son İstanbul seyahatimde reklam panolarında Olca'nın reklamını görmek sevindirdi beni.Niksar Ovası'nın domateslerinden yapılan salçası ,kuşburnu marmelatı vs ürünleri vardır.Yanılmıyorsam Tokat yaprağıda var satış yaptığı ürünler arasında.Tavsiye ederim rastlarsanız.Ruffles'ında   ambalaj değişikliği ile yüksek ticaret hacmine ulaştığını okumuştum.Patates cipsi kırılan bir ürün olduğundan ,kırmadan nasıl taşısak sorusuna içi hava dolu paketlemeye alternatif olarak tenis topu kutusundan esinlenerek uzun,yuvarlak  agzı kapaklı kartonumsu kutular düşünülmüş ve bu şekilde yurt dışına ihraç başlamış diye okumuştum.Şimdi görmüyorum o kutulardan.Küçük değişimlerin büyük sonuçlar dogurduğu görülüyor.

          Son zamanlarda dikkatimi çekenler arasında internet ve gündem takibi ile oluşmuş elektronik ticaret platformlarından biri Gittigidiyor.com var....Sattığı malların hiçbirinin sahibi değil...Alıcı ve satıcı sitede buluşuyor ,site sahipleri sadece durumu organize ediyormuş.Oturduğun yerden ürün seçiyorsun,karşılaştırma yapıyorsun ve alıyorsun.Zamandan tasarruf....Hepsiburada.com ,Kitapyurdu.com üyesi olduğum sitelerden.İyi ki varlar hem büyük şehirde yaşayıp alış veriş yapmaya vakti olmayanlar için hemde benim gibi küçük yerde yaşayıp alış veriş yapacak yer bulamayanlar için iyi siteler..Güvenli alışverişte sonuçta.X büyüklükte sorunsuz  satış yapmışlar..Henüz işim düşmedi ama BİLETİX mesela..Saatlerce kuyrukta beklemeden azcık fazla para vererek online bilet almak,güzel bir olay ,iyi bir fikir...Anafikir yurtdışından edinme ama taksitle bilet satışı BİLETİX 'e aitmiş.Yurtdışındakilerde BİLETİX'ten görüp kullanmışlar bu fikri.Etkinlikler için  kişilere  bilet satılıyor.Çok nitelikli durumlar gibi gözükmüyor ama oldukça kar marjı yüksek işler olduğu söyleniyor.Düşünmek ,öngörmek ve uygulamak...

15 Kasım 2011 Salı

İSTANBUL

          İstanbul...Muhteşem şehir...Napolyon "para para para" demeden önce mi sonra mı demiş bilmiyorum ama "Dünya tek bir şehir olsaydı başkenti İstanbul olurdu " demiş...Geçmişi yıllar yıllar öncesine dayanan dünyanın göz bebeği,Roma ve Osmanlı Dönemlerinden sayısız  eserin barınağı İstanbul...  
          İstanbul'u tanımamda büyük katkısı olan Şeref Agabeyim sağolsun ,kendisi ve canım ablamlı ailesiyle keşfettim olabildiğince İstanbul'u...İstanbul'a gitmeden önce plan yaparım ,artık ne kadarı gerçekleşirse...
         Boğaz , muhteşem...Hiçbirşey yapmadan bir banka oturup saatlerce izleyebilirim şehrin ışıklarının  ya da gökyüzündeki Ay'ın  Boğaz sularında oluşturduğu yakamozu....gündüzse güneşin...
        Bogaz turu yapıp vapurla,  sağlı sollu İstanbul kıyılarını izlemenin tadı da ayrı bir güzel ...Hele gördüğünüz yerler hakkında az birazda olsa bilginiz varsa o tur seyre doyumsuz olur kesinlikle...Adalar'a giderken vapurda bir çay içmek Boğazın rüzgarının bir yandan yüzüne vurması eşliğinde, ve çayın yanında simit yemek ...Sonra simitinden parçalar koparıp tepende uçuşan martılara atmak , ne güzel bir andır...Adalar İstanbul'un  sakin,huzurlu mekanları...Harikulade çiçeklerle bezenmiş bakımlı bahçeler arasından çıkarken güzel bir gün yaşadığınızın sonuna kadar farkına varırsınız...Teyzem Kınalıada'da yaşadığından çok duydum kendisinden Ermeni ve Rum komşularıyla nasıl uyum içinde yaşadıklarını...Son yıllarda Ramazan ayının yaz aylarına rastlamasından Ada'da ki gayrimüslim komşularının gündüz mangal yapmayı kestiklerini ,kilisenin iftar verdiğini  , iftar vakti komşularının karşı balkondan " Allah kabul etsin dediklerini" duymuştuk teyzemden.Osmanlı hoş görüsüyle uyum içinde yaşama ,İstanbullu olmaya yakışır zarefet ve görgü eşliğinde tabi...Akşamüzeri Adalardan İstanbul'u izlemekte  güzel en az Piere Loti'de kahve içerken Haliç'i izlemek kadar...
       Eski ve tarih boyu önemli bir şehir olmasından bir sürü esere sahiplik eden İstanbul...Kız Kulesi...Çok güzel...Kız Kulesini izlerken bilinen hikayesini de düşünmek...Kurtlar Vadisi'nde Polat ve Elif'in Kule önündeki kareleri aklıma geldi.Büyük  aşka harika mekan ve manzara...Yüzlerce büyük aşka mekan olmuş İstanbul...Mimar Sinan'ın ve Mihrimah Sultan'a aşkı  mesela...
      Eski eserler;estetik ,zarafet ,özen,sağlamlık...Kuş evleri dikkatinizi çekmiştir camilerde ,hanlarda vs ...Kuşlar için ev...bazıları öyle özenerek yapılmış ki kuş evi yerine   kuş sarayı da denmesi ondan muhtemelen...Osmanlının hayvanlara hassasiyetinin ve mimarisi ile inceliğinin göstergesi kuş evleri...
      Camileri...İlk  Sultanahmet Camii geliyor aklıma...İç ve dış mimarisi ile ince zevk kesinlikle...Bildiğim kadarıyla altı minareli tek camii...Sülamiye Camii...Oda çok güzel, hepsi gibi...Kanuni'nin türbesi de cami bahçesindeydi.Fatih Cami ve türbesi...O padişahların türbesinde dua okumak ...Türbe önünde Fatih'in ve Kanuni'nin yaptıklarının zihninizden geçmesi...Atatürk'ün dediği "muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" sözünü hatırlamak...ya da geçmişim geleceğimin teminatıdır diyebilmek O insanların türbelerinin başında...Ortaköy Camii ve Ortaköy...Sultan Kayıkları...
        Saraylar...Topkapı Sarayı...Bir zamanlar padişahların yürüdüğü ,sultanların salındığı ,şehzadelerin koşturduğu zeminlerde dolaşmak, onların kullandığı eşyaları ve daha nice değerli eseri görebilmek...Bir imparatorluğun yönetim merkezinde gezinmek , o günlerin ruhunu hissedebilmek...Dolmabahçe Sarayı'da öyle...Beylerbeyi Sarayı ,Yıldız Sarayı...Çıragan...
       Nisan ayında lalelerle ayrı güzel İstanbul...Hele Emirgan...
       Farklı açılardan İstanbul'u izlerken Galata Kulesinden izlemekte ayrı güzel.Galata'nın dar sokaklarında dolaşmak...Galata Köprüsü'nden geçmek...Kadıköy'de Güllüoğlu'da baklava yemek .Önerdikleri usülle tabi ;önce tatlıyı koklamak ,bıçakla falan kesmeye uğraşmadan baklavanın şerbetli alt tabanını üst damagınıza yapıştırıp ,ımmm sesleri eşliğinde hafif kendinden geçerek yavaş yavaş yemek :)Yemek demişken Eminönü'nde deniz kenarındaki özel kayıklardan balık ekmek yemek ,Vefa Bozası içmek,Kanlıca'da yoğurt yemek ,Sultanahmet'te köfte yemek,Kadıköy'de baklava ,Ortaköy'de kumpir ,sanırım Beşiktaş'taydı waffle ,Sarıyer'de börek yemek çok güzeldi ,lezizdi :) "Aslı Börek" te meşhur bir börek yeriymiş ,henüz deneyemedim böreklerini...Ben tatlıcıyımdır ayrıca :) ama iyi börekte yerim tabi..
         Ramazan ayında Sultanahmet Meydanında ,Eyüp Cami'nde olmak..Evliyaları dolaşmak...Onlar hakkında bilgi sahibi olmak ile türbeleri ziyaret etmek çok önemli o ruhu yakalayabilmek için...Türkiye Gazetesi'nin yayınlarını takip ettiğimden zamanında, bilgim var biraz haklarında...Aziz Mahmut Hüdai Hzleri beni çok etkilemiştir mesela...
        Anadolu ve Rumeli Kavağı gibi yeşil ve mavinin kucaklaştığı alanlar...Belgrad Ormanları ....Kilyos sahilinde kahvaltı yapmak...
        Çamlıca Tepesinden İstanbul'u izlemek muhteşemdir .Gittiğimde fasılda vardı Çamlıca'da...İstanbul ve Türk Müziği...Bogaz Köprüsü ya da FSM Köprüsünden geçmek hep heyecan verici...Bogaziçi Köprüsünden bir görüntü geldi aklıma.Özal, "Semra Hanım tak bakalım bir kasette keyfimiz yerine gelsin " diyordu ya hani Bogaziçi Köprüsü'nden geçerken...29 Ekim'de köprüden yapılan ışıltılı gösteriyi Boğaz Kıyısında Köprü'ye yakın alanlarda izlemek ayrı bir şölen olsa gerek...
      İslam'ın ve tarihin derin ve büyüleyici  kokusu İstanbul'un önemli bir farkı ,etkileyiciliği...
     Müzeleri unutmayım...Sabancı'nın Boğaza nazır Atlı Köşkü'de hat sergisine gitmiştim, harikuladeydi eserler.Köşk ve köşkün konumu da öyle.1453 Panaroma Müzesi de etkileyici..Koç Müzesindeki eski arabalarda çok güzeldi.Müze kenarındaki denizaltına çıkmakta...MiniaTürk...MiniaTürk'te farkettim ben Kubbetül Sahra ile Mescidi Aksa ayrımını.Miraç olayında adı geçen Mescidi Aksa diye bildiğim yapı Kubbetül Sahra imiş.
      Yirmidört saat yaşayan şehir İstanbul...Eglence hayatı malum...Lüksün en üst noktada olduğu binalar ,oteller ,AVMler...Lüks arabalar ,güzel ve etkileyici bayanlar ve baylar...Ünlü yüzler ...Köşe başı dizi çekimleri...Büyük ve uzun binalar...Safir İstanbul'a çıkmak sonraki  seferime kaldı.
       Eski ile yeni bu kadar iç içe girmeseydi keşke...Eski daha özenli korunabilse ,korunabilseydi keşke...