28 Ekim 2019 Pazartesi

İL VE İLÇELERDE BAŞARI İÇİN


                  Doğanşar Malmüdürü olarak atandığımda harika insanlarla çalışmıştım. Eğitim düzeyleri oldukça yüksekti. Dört memur arkadaşımdan biri yüksek lisanslıydı diğerleri üniversite mezunu.Hakan Kaymakamım  32 yaşındaydı ve üç yüksek lisansı iki doktorası vardı. Müftü Hocam ikinci yüksek lisansını yapmaya hazırlanıyordu. Tarım Müdürümüz doktorasını tamamlıyordu. Kaymakamımız öyle özel, güzel bir ortam hazırlamıştı ki…Eğitiminin, görgüsünün, bilgisinin, sosyalliğinin, çalışkanlığının  üst seviyede olması ile tüm memurların ve halkın sevgisini, saygısını kazanmıştı. Kurum amirleri olarak bizlere yaklaşımı, piknikler, sohbet ortamları vs düzenleyip sosyalleşmemizi sağlıyordu. Hiçbirimize çalışmak yorucu gelmiyordu. Mesai saatleri kimsenin umurunda değildi. Şartlarımız zorlayıcıydı ama memur arkadaşlarımda çok özverili ve çalışkandı. Ailem gibiydiler hepsi. Eğitim, Devlet kültürü, saygı , samimiyet, iyi niyet, çalışkanlık üst seviyede olduğundan hep çok güzel anımsıyorum o insanlarla geçen günlerimi….Aradan on yıl geçmesine rağmen bahsettiğim insanlarla dost, arkadaş olarak hala görüşüyorum. Doğanşar’da var olan yüksek eğitim ortamından yüksek lisans yapmaya karar verdim Gerede’ye gelir gelmez de hemen tezli yüksek lisans yapıverdim.
                  Malmüdürü olarak 6 yıl çalıştığım Gerede’de de harika çalışma ortamımız vardı. Kaymakamlarımız bütünleştiriciydi. Kurum amirlerimiz görevlerinin ehli olup liyakat sahibi insanlardı. Neredeyse tamamı asildi görevinde vekalet değil. Kaymakamlarımız tecrübeliydi. Kaymakamımız, Belediye Başkanımız, tüm sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, kurum amirleri olarak bizler resmi özel günlerde, sivil  davetlerde bir araya geldiğimizde güzel iletişimler kurardık. İlçeye bir kurum amiri atandığında ya da STK lara başkan seçildiğinde toplu olarak hayırlı olsun ziyaretine giderdik. Acı tatlı günlerimizde de mutlaka hemhal olurduk. Ortak derdimiz Gerede’ye Geredeliye hizmet edebilmekti. Malmüdürlüğümüzde yine zor şartlarda güzel işler başardık. Arkadaşlarım yine ailem gibiydiler ve yine özveriliydiler. İlde Defterdarımız ile diyalogumuz çok iyiydi. Özellikle Milli Emlak Müdürlerimiz ile devamlı iletişimde olmakla işlerimizi seri ve hızlı tamamladık. Defterdarlığıma da , Müdürlüğüme de çalıştığım İlçeme de kendimi ait hissettim. Gerede’nin derdi derdim oldu, sevinci sevincim. Geredeli üst düzey bürokratlar ile tanıştım. Bolu’nun en büyük ilçesi olması, konumu, potansiyeli ve geçmişi  ile çok aktiviteli bir ilçeydi Gerede. İşleri işlemleri organize etmekte Kaymakamımızın, Belediye Başkanımızın, STK Başkanlarımızın, Kurum Müdürlerimizin, Defterdarlığımızın ulaşılabilir ve öz verili olması memur arkadaşlarımın performansıyla bütünleşince ortaya keyifle elde edilmiş başarılar çıktı. Sorunlar olmadı değil ama iletişim ile çözüldü hepsi, orta yol bulunuverdi. Niyetler iyiydi,  protokol ehildi, amaç Gerede ve Geredeliye hizmetti…
         Bahsettiğim ortamlar Ülkemin her iline, ilçesine nasip olur inşAllah. İl ve ilçelerde başarının anahtarı asil atanmış, ehil, egosuz, hizmet aşkı olan, çalışanlarına enerji katan, koltuğundan güç alma yerine makamına güç veren,  bağlı olduğu idarede birbiri ile iyi iletişimde olan  yöneticilerde…

14 Temmuz 2019 Pazar

TEK OLMAK

İlk kez yönetici olarak atanma…
Küçük de olsa bir ilçeye müdür atanıyorsunuz, yöneteceğiniz memurlarınız, amirleriniz, diğer kurumlarla iletişim, hak sahipleri, yeni sosyal çevre...İlk defa kendi evinizin olması, ev sorumlulukları, hepsine birden alışmaya çalışmak ve yaşım 30...Tek başınızasınız, bir kadınsınız, bir Allah bir siz, kendinizi korumalısınız, mukayyet olmalısınız da...Gözler üzerinizde; bilginizde, edebinizde, adabınızda, görgünüzde...
Müdür olarak ilk görev yaptığım ilçe olan Doğanşar’ın Kaymakamlığına denetim için Müfettiş ve iki aday Kaymakam gelmişti. Müfettiş Bey Tokatlı olunca, benim de Tokatlı olduğumu duyunca tanışmak istemiş.Tanıştık. Gökdere'ye gideceklerdi haftasonu ,kendileriyle Reşadiye'ye kadar birlikte gittik. Babamla tanıştı Müfettiş Bey o arada.
Müfettiş Bey ve ekibi denetimdeyken Doğanşar'da o günlerde lokanta yoktu. Duydum ki doğru dürüst beslenemiyorlarda. Babama " gelebilirsen Müfettiş Beyleri yemeğe çağırayım " dedim. “Gelirim” dedi babamda...Müfettiş bey, iki aday kaymakam ve o gün ki Kaymakamımız evime yemeğe geldiler. Ben servisle uğraşırken babam onlara sofrada ve sohbette eşlik etmiş oldu…
Sonraki günlerde iki Muhtarımız, Tarım Müdürü ve beni Zara’da kiremitte balık yemeğe davet etti. İnsanların samimi, iyi niyetli davetlerine icabet etmek istiyordum ama tek hanımefendi ben olunca rahat edemeyeceğimi düşünüp çekiniyordum da davetlerden. Muhtarlara “babam da gelebilir mi” diye sordum, “tabi, amcayı çok sevdik o da buyursun” dediler …Babamı aradım hemen, daveti söyledim…Babam benim için ilçeye o kadar git gel yapmıştı ki, “kızım ben gelmeyim, muhtarlar iyi insanlar, Müdür Bey de öyle, sen kendin gidiver. Malmüdürlerisin, seni de sevdiler ondan davet ediyorlar. Ben sana güveniyorum da izin veriyorum da, sen gidilecek yeri de gidilecek insanı da seçebilirsin.Gittiğinde gereken şekilde davranırsın" deyince benim de kendime güvenim ve inancım tazelendi. İçim rahatladı, gerginliğim azaldı ve davete gittim…Çok seviyeli, çok güzel geçen bir zaman aralığı oldu yemek…
Babamın ben evden ayrılıyorken söylediği sözü aklımdadır. “Kızım kendine dikkat et, yanlış iletişimlere girme, yanlışın olursa, duyunca ben üzülürüm ama sen acı çekersin” demişti. Çok şükür Rabbim de yanlıştan korudu.
Hep özgürdüm hep bir başıma ama hep de dikkatli…
Genelde tek kadın yönetici olmak, pek de kolay değildi…
Doğanşar’da Belediye’nin verdiği bir iftara İlçe Protokolü ile katıldım. Karşımda Kaymakamım, yanımda Kurum Müdürü arkadaşlarımla bir masadaydım ama başımı bir kaldırdım bir sürü bakış…Nerdeyse 150 insan içinde tek kadın olunca, tanımayanlarda merak ediyor muhtemelen kim ki bu kızcağız diye, çoğu istemsiz bir bakıştır da eminim, zaten çoğu agabey, amca denilecek insanlardı da… Yine de o an öyle utanıp çekindim ki..Ezan okundu, çorbalar geldi , ben içemedim çorbamı. Elim öyle titriyordu ki kaşık doğru duramıyordu elimde, çorba da dökülüyordu. “Tüm müdürler burada ise Malmüdürü olarak bende burada olmak zorundayım, yörem insanları içindeyim, arkadaşlarım yanımda” diye kendime iç düşünce ile telkinlerde bulunup titrememi bir zaman sonra geçirdim. Kimse bilmedi orada o an bu hallerimi…Sonraki yıllarda bu durumlar benim için sıradan hale geldi. Zamanla insanlar bana alıştı, ben onlara ve rahatsız olmadım artık. Bu durumun da etkisiyle yüksek lisans tezimde kadın yöneticilerin varlığının artması yönünde bir konu seçtim. Yönetimde kadın neden az inceledim, nasıl çoğalır diye çözüm aradım. Zira Orta Asya’dan bugüne tarihimizde kadın nasıldı, Cumhuriyet dönemiyle gelen yasal haklarda belli iken, yönetimde kadınlar nerede diye baktım…
Bakanlığımızda orta düzey kadın yönetici diğer kurumlara göre fazla ama olması gereken seviyede de değil henüz… Yarı nüfusu kadın olan bir Ülke’de yönetimde de siyasette de ticarette de kadının gereken seviyeye gelmesi dileğimle…

2 Temmuz 2019 Salı

Rotasyon

Görev yeri değişen Müdür ve Müdür Yardımcılarımıza hayırlı olsun...
Rotasyonlu çalışmak kolay değil...
Atanılacak yerin iyi sayılması için malum o kadar kriter var ki...Evli olunca, eşin çalışma durumu ve çocuklarda varsa bu kriterler daha da çoğalıyor...
İlk atanılan yerler 5 ve 6. bölgeler şartlar açısından en zorlayan yerler..
Atanınca personeli yeterli mi, etkin çalışkan mı diye bakarız hemen...İlçe ise Defterdarımız, Kaymakamımız nasıl idareciler diye merak ederiz...Lojman var mı, bakımlı mı, taşınınca çok masraf eder miyiz, lojman yoksa oturabileceğimiz ev var mı, kiralar uygun mu düşünürüz... İlçe'nin ile uzaklığı, gidiş gelişler için araçların saatleri nasıldır merak ederiz zira 5 ve 6. bölgelerde çalışırken ile sık gitmek gerekiyor ihtiyaçlarımızı gidermeye...
Eş çalışıyor ise onun tayini....Çocuklar için iyi okul...Eş ve çocukların tayin gidilen yere uyumları...Onları alıştıkları ortamdan yeni ortama götürmenin tereddütü, bazen biraz mahçubiyeti...
Yeni mesai arkadaşları..Yeni amirler...Yeni sosyal çevre...Yeni kişilikler, karakterler ile birbirini tanıma süreci...Geldiğimiz iş yerini bir düzene koymuşuzdur ama yeni yerde bizden çok şey bekleyebilir...Yeni bir kültür....Herkes her yere de uyamıyor, zorlanabiliyor...İklim şartları bile mesele olabiliyor; havası hep kapalı yağmurlu yer, çok kar yağan yer, çok sıcak yer, nem....Farklı iklimler farklı rakımlar farklı uyumsuzluklar getirebiliyor...
Şartları iyi dediğiniz yer kötüleşebiliyor, kötü dediğiniz yer iyileşebiliyor...Memur sayısı yeterli derken tayinleri çıkabiliyor, emekli olabiliyorlar...Memur yok derken de bu nadirdir ama gelebiliyor...
Yeni atandığımız yerde sizlerde benim gibi en çok "ama daha önceden böyle yapıyorduk" cümlesini duyarsınız sanırım...Maliyecilik kurum kültüründe olgun halef selef müdürler birbirine laf söylemez laf da söyletmez genelde...Olan olmuş, bundan sonrası böyle der yolumuza devam ederiz...Her yiğidin yoğurt yemesi farklı sonuçta...Mevzuatı uygulamada farklılık çok olmasa da yönetimde farklılık vardır kesin...Halef selef müdürlerden biri işe geliş gidiş saatlerine dikkat etmez diğeri dakikayı geçirtmez mesela...Biri herşeyden haberim olsun der diğeri alt kadrosuna bırakmıştır daha çok gidişatı vs...Memurlar içinde kolay değildir yeni müdür ama onlar sadece yeni müdüre alışırken müdür çok değişkene aynı anda alışmak zorundadır...
Tayin olunca mevkilerin makamların geçiciliğini de görürüz...Malmüdürü odasını baştan sona yeniden düzenlemişsinizdir, tüm daireye yenilikler yapmışsınızdır, Müdürlüğe araç temin etmişsinizdir ama ayrılışınızı yaptığınızda daire ile ilgili tasarrufunuz biter...O müdür odasına destursuz giremezsiniz daha...Bir müdürlüğünüzde fiziki şartlar, donanımlar çok iyi iken diğerinde fi tarihinden kalmadır herşey...Ben bunu Malmüdürlüğünden Saymanlık Müdürlüğüne geçişte yaşadım; nefsini terbiye et Aslı dedim içimden Malmüdürlüğü'nde oda manzarası harika iken Saymanlık Müdürlüğü'nde camdan sadece duvar görünce...Şartlara uyum sağlıyoruz sonuçta hemen...İnsan ölüme, ayrılığa alışıyor ki neye alışmasın....
Dün bir hanımefendi arkadaşım ile telefonda tayin konusunu görüşürken, uzman olup memleketlerimizde mi kalsaydık, daha düzenli yaşamımız olurdu...Maddi olarak da daha tutumlu, daha mal sahibi olmaz mıydık dedik...Ailemizden uzak da kalmazdık...Bazen resmen çile çektik uzaklarda...Değer miydi diye bir sorguladık kendimizi...Sonuçta sabit yerde çalışabilen, tek bir işe bakan ve yönetim sorumluluğu olmayan uzman ile yakın maaş alıyorken değer miydi dedik...Rahat, huzur ve maddiyat açısından değmezdi benim için...Lakin Beytülmalı yönettik, Devletin Milletin parasının uygun harcanmasını sağladık...Kurumlara rehberlik ettik...Allah katında bu durumun sevabı eminim çok yüksek; ben karı burada görüyorum...Bulunduğum İlçelerde halkla iç içeydim...Hayatına dokunduğum insanlar oluverdi özellikle Vakıf Mütevelli Heyetinde olmamızdan...Gençlere yakın oldum, çok sevdim hep onları...Tecrübelerimi paylaştım...Sosyal medyadan takipte çoğu, arada yazarlar arar sorarlar da...İyi yöneticilik yapabiliyorsak, bulunduğumuz çevreye fayda sağlayabiliyorsak oradan alınacak sevaptan öte çok karı yok benim için bu rotasyonun...ve tabi ben de gelişiyorum her tayinle...Farklı mesleklerden çok özel ve güzel dost ve arkadaşlarım oldu. Ziyarete gittiğimde misafir eden kaç evim oldu...Rotasyona tabi müdür arkadaşlarımla eğitimlerde tanışınca kocaman bir Maliyeci dost/arkadaş grubum oldu...
Artılar eksiler vardır hepimizde mutlaka rotasyon ile ilgili...
Hepimiz için Rabb'imden hayırlısı...