20 Aralık 2018 Perşembe

YÜKSEK LİSANS İÇİN ÖNERİLER


     2015 yılında tezli yüksek lisansımı tamamlamıştım. Yüksek lisans ile ilgili tecrübe ve önerilerimi paylaşmak istedim.
      Öncelikle yüksek lisansın tezli yapılmasını öneririm. Tez yazmak zor ve zaman alıcı ama ortaya  bir bilimsel sonuç çıkarmak, tez konunuz hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak güzel bir durum.
       Yüksek lisansı üniversiteden mezun olur olmaz yapmak yerine işe başlandığında yapılması daha faydalı olabilir. İşimiz ile ilgili bir konuda araştırma yapıp tez yazmak kariyer planlamasında bireyi daha yukarı taşıyabilir.
      Yüksek Lisans yapacağımız üniversite önemli. Köklü bir Devlet üniversitesinde yapmak bana göre en güzeli, kurumsallaşmış, başarı ivmesi yükselen üniversitede yapılmalı yüksek lisans.

       Tez danışman hocası çok çok önemli. Yüksek lisans esnasında hocanız rehberiniz olacak…Ulaşılabilir olması, iletişime açık olması, tezinizle ilgili heyecanınızı paylaşması, sizi motive edebilmesi çok önemli. Yorulduğunuz pes ettiğiniz anlar olabiliyor tez yazarken. Danışmanınız çok ayrıntı istiyor, sizi özellikle çok yoruyor gibi gelebilir. İyi danışman hoca, işini iyi bilen hoca sonuçta ortaya güzel, başarılı, faydalı bir eser çıkmasını isteyen hoca sizi yormak zorunda…Tüm zorlamalarını en güzel sonuca ulaşmak için yapacak olan danışman hocayı seçmeli. Pes ettiğinizde durma devam et, az kaldı sabret diyebilen, sizi hedefe kanalize edebilen danışman hoca ile çalışmak en güzeli…

       Tez konusunu iyi seçmek gerekir. En az bir yıl o konu ile iç içe yaşayacağımızdan dolayı, konunun bizi kariyer planlamamızda ileri taşıması iyi olur. Konu  okumaktan araştırmaktan sıkılmayacağımız bir konu olmalı.

      Konunuz hakkında kaynak bulmak zor olabilir. Benim konumla ilgili çok az kaynak vardı ve oldukça zorlandım. Konuya göre değişir ama  tez danışmanları ve jüri, kaynakların yeni, yakın zamandan olmasına önem veriyor.

      Tezli yüksek lisansta muhtemelen anket yapılması gerekir. Soruları iyi hazırlamak anket için temel unsur. Sorular açık, net, kısa, öz,  tek yargılı olmalı. Ucu açık sorular, tek soru cümlesinde içinde iki ayrı cümle anket sonucumuzu olumsuz etkileyebilir. Konumuz ve sorularımız bütünleşik olmalı. Ankete  belli sayıda kişi cevap vermek zorunda …Ben anketimi 1000 kişiye e-mail göndermiştim 365 tam geri dönüş almıştım. Anketin sonuçlarının analiz edilmesi, çıkan bilimsel sonuçların doğru yorumlanması, bu sonuçlara göre yargılar oluşması,  ortaya bilimsel sonuçların çıkması, öneriler sunabilmemiz kısacası tezin temeli anket…

      Soruları hazırlamadan önce konumuzla ilgili ön okumalar, araştırmalar yapmak gerekir ki konu hakkında bilgimiz olmadan doğru soru hazırlayamayabiliriz.

     Birçok arkadaşım yüksek lisansın derslerini alıp tez yazma kısmında yüksek lisansı bıraktı. Üniversite uzakta ise derslere gidiş gelişler, tez yazım zamanı danışman hoca ile görüşmelere gidip gelmeler zaman alıcı, maliyeti de yüksek olabiliyor. Bu durum yüksek lisans için belli bir bütçeyi ve zamanı ayırmayı gerektiriyor.

     Bir yandan işinizde çalışıyorken bir yandan da yüksek lisansın derslerine gitmek, ödevlerini yapmak, ardından tez yazmak bünyeyi ciddi yorabiliyor. Benim işim oldukça yoğundu. O yoğunluk ile yüksek lisansı da yapabildim. Tez savunmamı yapmadan önceki  6-7 ay çok yoğun ve sıkı çalıştım. Özel hayatım nerdeyse olmadı. Davet edilen yerlere gidemedim, bana misafir olmak isteyenleri nezaketle erteledim. Kırılan, alınan arkadaşlarım oldu. Tezin bitse de sende biz de kurtulsak diyen oldu. Ramazan ayına denk gelen kısımda tüm ramazanı açlık bir yana uykusuz geçirdim aynı zamanda. Sabah ezanına kadar çalıştığım oldu. İş yerimde birkaç kez tansiyonum düştü. O günlerime şahit olan Gerede Malmüdürlüğü’ndeki arkadaşlarım beni dinleyerek, moral vererek, motive ederek bana  destek oldular. Ailemde aynı şekilde destektiler. Keyifli yanları da oldu tabi. Okudukça, güzel bilgiler öğrendikçe çevremle paylaşmak gibi…

      Yüksek Lisanstaki sınıf arkadaşlarımdan ders ve tez aşamasında farklı zorluklar yaşayanlarda vardı. Anne olup ikinci çocuğuna hamile iken derse gelip sonrasında tez yazarken bebeğini de büyüten arkadaşım gibi…Tez yazarken düğün telaşı yaşayan arkadaşım ya da…Sonuçta mazeretler hep var hayatımızda…Önemli olan başlamak ve sonra her şeye rağmen bitirebilmek…

       Teziniz bir şekle girdiğinde danışman hocaya defalarca kontrole götürebiliyorsunuz. Bu kontroller analizler, yorumlamalar, yargılar, sonuçlar, kaynaklar, konuyu sıralama, yazım kuralları, ifade; hepsini içerebiliyor…Oldu tamam diyene kadar gelip gitmeler, düzeltmeler devam ediyor. Bu durumlarda pes etmemek lazım. En güzel sonuç için bunlar gerekli…İlk tez savunmasına girdiğimde tezimi yeterince savunamadım. Eksiklerimi savunma yaparken bende görmüş oldum ama jürinin soruları, sıkıştırmalarına cevap verememem sonucunda 3 aylık ek süre verildi bana. "Eksiklerini düzelt gel" denildi. Savunmadan çıktığımda moralim çok bozuldu. Bırakıyorum yapmayacağım artık, tez tez tez oldu hayatım dedim. Çevremdekiler yine destek oldu. En başta tez danışman hocam …” Aslı hnm istediğimiz düzeltmeleri yap, eksikleri gider gel, son aşama , az daha gayret” dedi. Arkadaşlarım "ilk savunmada herkes geçemez zaten" dedi. Birkaç gün dinlenip sabırla istenilenleri yapmaya çalıştım. İkinci savunmam da harika geçti. Jüri çok beğendi. Övgüler, takdirler, teşekkürler… Savunmadan başarı ile çıkmak; işte o an çektiğiniz her türlü zorluğa değiyor.

       Tez yazım sürecimdeki eksiğim; Üniversite’den kaynaklanan sorunlardan dolayı tez danışmanım iki kez değişti. Soru hazırlama tekniğini çok bilemediğimden, hazırladığım sorular daha güzel olabilir, daha güzel sonuçlara ulaşabilirdim. Sonuç kötü değildi ama daha güzel olabilirdi.

Tez yazmak ile;
Ortaya bilimsel sonuçlar çıkarabiliyorsunuz,
Bir konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi oluyorsunuz,

Araştırma, analiz, gözlem, yorumlama yeteneğiniz gelişiyor,
Okuduğunuz birçok bilgiyi özetleme yeteneğiniz gelişiyor,

Yazdığınız yazılara düzen geliyor,
Anlatım yeteneğiniz gelişiyor, t
ezinizi ciltlettiğinizde bir kitap yazmış gibi oluyorsunuz, ortaya bir eser çıkarıyorsunuz.
Tezinizden makaleler yazabiliyorsunuz,

Bilimsel kongrelere katılabiliyorsunuz…

Zamanınızı iyi değerlendirmiş oluyorsunuz.

İzlediğiniz programlar, okuduğunuz kitaplar değişebiliyor. Konuşmalarınızın kalitesi, niteliği artıyor.

Algınız açılıyor.
Yüksek lisans farklı hedefler sunabiliyor. Farkındalık oluşturabiliyor.
Tez konusuna göre memuriyetten istifa edip özel sektöre geçen arkadaşım oldu; size yeni hayat getirebiliyor.
Yüksek lisans derslerini alırken tekrar öğrencilik günleri yaşıyorsunuz, okul
, sınıf, sınavlar, ödevler, yeni ve değerli arkadaşlar, ders sonu çay kahve içmeler, kıymetli sohbetler…
Yüksek lisans sınıfında yaş ortalaması ve meslekler farklı olabiliyor, farklı çevrelerden insanlarla tanışmak güzel oluyor.

Yardımlaşma ve takım ruhu...Birlikte ortak sunumlar hazırlamakla takım ruhunu yaşıyorsunuz. Sınıf arkadaşlarının birbirine kaynak desteği, tecrübe desteği oluyor.
Kolay olmayan, zorlayıcı ama sonuçta iyi ki yapmışım dediğiniz bir süreç tez yazımı…

Vatana, Millete, insanlığa katkı sağlayacak çalışmalarınız olsun inşAllah..Kolay gelsin , Allah yardımcınız olsun…


22 Kasım 2018 Perşembe

ÖĞRETMENLER GÜNÜ

ÖĞRETMENLER GÜNÜ

        Kasım 1994, lise 2. sınıftaydım… Edebiyat Öğretmenimiz 24 Kasım 1994 yılı Öğretmenler Gününe yaklaşırken bir tenefüste sınıfımıza geldi."Öğretmenler günü için şiir, kompozizyon vb yazmanızı istiyorum.Yarın yazdıklarınızı alacağım" dedikten sonra ben ve birkaç arkadaşıma bizlerden özellikle şiir ya da kompozizyon istediğini belirterek çıktı. O akşam evde önce ertesi günki sınavıma çalıştım, gece uyurken şiir kompozizyon yazım ödevi aklıma geldi ama hiç halim kalmamıştı. Sabah çok erken uyandım. Öğretmenimiz ödevi istediğinde yapamadım diyerek mahçup olmak istemediğimden sabah sabah kağıdı kalemi elime alıp aşağıdaki şiiri yazdım. 

İSTİYORUM

Elimde bilginin meşalesiyle,

Girmek istiyorum yuvama sizin gibi.

Doğruyu yanlışı anlatmak için,

Çocuklarım olsun istiyorum sizin gibi.

Başarılar görmek istiyorum ben,

Suladığım fidanımın meyvesini,

Görmek istiyorum bende sizin gibi.

Dertleşmek istiyorum çocuklarımla,

Ana olmak istiyorum onlar için,

Karanlık tüneller içinde,

Fener olmak istiyorum ellerinde

Sıcacık bir sevgiyle kuşatıp

Zaferler görmek istiyorum bende.

Öğretmen olmak istiyorum,

Sevgiyle, bilgiyle, şefkatle.../24 Kasım 1994


Şiirim okul panosuna asılmıştı.

Bugün de diyorum ki eğer öğretmen olsaydım;

Öncelikle iyi, vicdanlı bireyler yetiştirmek,

Çevresine , yaşadığı topluma duyarlı ,

Yeteneklerini gayretleriyle destekleyen , azimli,

 Hayal kurabilen, hedef koyabilen, koydukları hedeflere ulaşabilen ,

Kendine güvenli, kendini tanıyan,  

Risk alan, başarısızlıktan korkmayan, düştüğünde  kalkabilen, yılmayan ,

Kodlama, yazılım, algoritma öğrenerek geleceğin teknolojisine yön veren,

Okuyan, düşünen, üreten

Sporla, sanatla, bilimle uğraşan ,

Ataları neler başarmış onları bilen, Ülkem için ne yapabilirim diyen, Ülkesinin ilerlemesi çok çalışan ,

Değerlerine, örfüne adetine bağlı gençler yetiştirmek isterdim…

Öğretmen olmak isterdim ama kısmetim Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda müdür olmakmış.

Öğretmenlik çok kutsal bir meslek…Öğretmen olmak, bir insanın yetişmesine katkı sağlamak çok heyecan verici…

Öğretmenlerimizin görev ve sorumlulukları çok yüksek…

       İçlerindeki vatan sevgisi, Türk gençliğine sevgileri, azimleri, gayretleri harika nesiller yetiştirilmesinde onlara yardımcı olan/olacak unsurlar…

       İlkokuldan üniversiteme çok değerli öğretmenlerden ders almış oldum. Onların emeklerine layık olabildim mi bilemiyorum. Çalışanına eğitim öğretim vermeyi misyon edinmiş bir Bakanlığın personeli olduğumdan, Bakanlığım üst yöneticilerinden olan hocalarımı da saygıyla anıyorum.

        “Oku “ ilk emir… Okuyan, okutan, öğreten, anlatan, yol gösteren, düşündüren, hayal kurduran,  fedakarca görev yapan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun…

Aslı Gülhan BEK

Zonguldak / Kilimli’de maden ocağında hayatını kaybeden maden işçilerimize Rabbimden rahmet ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Acılarını derinden hissederek paylaşıyorum.
 
 

22 Ekim 2018 Pazartesi


İSRAFTA MIYIZ TASARRUFTA MI?

        

               " Kişinin dostu iktisadı,  düşmanı ise israfıdır"  Hukema

          "Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz"…(Araf Suresi 31. Ayet)
          "Akarsuyun kenarında bulunsan bile suyu israf etme." Hz Muhammed (s.a.v)
          "İsraf, başkasının hakkını kendi namına kullanmaktır." Ahmet ULUKAYA
         İsraf; sahip olunan kaynakları boş ve faydasız kullanmak, gereğinden fazla tüketmek, nimetin değerini bilmemek, faydasız işlerle uğraşmak olarak tanımlanıyor…
         İsraf denilince ilk akla ekmek israfı geliyor… Ekmeğin anlamı, değeri bir başka özel Ülkemizde…Rızkını kazanmaya ekmek parası denir ya; ekmek nimettir…Ekmeği üretenler gereken kadar üretse, tüketenler gereken kadar alsa, doğru muhafaza edilse, bayatlamış ekmekler değerlendirilse, çöpe atmak yerine hayvanları beslemede kullanılabilse mesela, israf olmaz… Yere düşmüş ekmeği öpüp, baş üstüne götürüp, yüksekçe yere koyan bir kültürden gelince, ekmeği çöpe atmak inanılmaz ürkütücü geliyor bana…
            Hayat kaynağımız suyun israfı…Kullanılabilir su kaynağı dünyada da Ülkemizde de çok değil…Su sebepli çıkabilecek savaşlar gelecek nesillerin korkusu. Köylerde şimdiden ”sudan” sebep kavgalar çıkıyor görüyorum. Bizim köyde bağ bahçe çokken bu kadar su mevzu olmazdı, bağ bahçe azaldı lakin su tartışması çoğaldı…Tarım içinde kullanılabilir su kısıtlı…
             Afrika’da insanlar su kaynağına ulaşmak için kilometrelerce yol yürüyor, ulaştıkları su kaynağı da maalesef genelde mikrop dolu…Köylerinde su kuyusu açılmış Afrikalıların, özellikle çocukların sevincini videolarda görünce, evimizde çeşmelerden su akması inanılmaz bir nimetmiş diyor ,şükrediyorum…
             Araştırmalara göre dünyadaki mevcut suyun %1’inden daha az bir kısmı kullanımına elverişli olan tatlı su kaynaklarından oluşuyor ve hızlı nüfus artışı, iklim değişikliğine bağlı olarak değişen yağışlar, küresel ısınma gibi nedenlerle tatlı su kaynakları her geçen yıl azalıyor.  Türkiye’deki yıllık ortalama yağış miktarı dünya ortalamasının oldukça altında olduğu için Türkiye gelecekte su kıtlığı yaşayabilecek ülkeler içinde yer alıyor. Bu sebeple Ülkemizde su kaynaklarının dikkatli kullanılması gerekiyor.
              Dünyada ve Ülkemizde açlık sınırında yaşayan hatta açlıktan hayatını kaybeden insanlar varken, toplam yiyecek üretiminin üçte biri israf oluyor. İlgili kurumların desteği ile çiftçiler ürünlerini planlı üretimle ihtiyaç kadar üretse, taşıyıcılar ürünü soğuk hava zinciri ile bozulmadan tüketiciye ulaştırabilse, tüketiciler üründen gereken kadar  satın alsa  ve ürünü zamanında kullansa, yiyecek israfı yaşanmaz…
              Fazla yemekte bir israf ve sonucunda insan, sağlığını kaybedebiliyor.
            Enerji israfı…Doğalgazı gereksiz açmak, yalıtımsız binalarda oluşan ısı kaçakları…Televizyonu izlemiyorken, bilgisayarı kullanmıyorken açık bırakmak, fazla yanan lambalar, elektronik aletlerin kullanılmıyorken fişte takılı kalmasıyla boş yere  harcanan elektrik…Unutmamak gerek ki enerji tüketimi; doğalgaz ve petrol, cari açığı yükseltiyor. Boşa enerji sarfiyatı ekonomiye de zarar yerkürenin geleceğine de… Araştırmaya göre Ülkemizde kullandığımız enerjinin dörtte birini tasarruf edebilme potansiyelimiz var. Biraz dikkat ettiğimizde faturalarımızda gerçekleşen düşüşü görüp bütçemize de  ülke ekonomisine  de yaptığımız katkı sebepli kendimizle gurur duyabiliriz.
             Kağıt israfı…Kağıt üretmek için kesilen bir sürü ağaç...Doğada ağaç azalınca oluşan hava kirliliği, iklim değişikliği ve çevresel diğer etkiler…
            Zaman israfı…Yaptığımız uzun telefon konuşmaları, hiçbir katkı sağlamayan tv programlarını  izlemek, fazla uyumak, internet bağımlılığı… Zaman değerli  ve boşa geçmemeli, zaman israfının telafisi yok…
          Beyin gücünün uygun alanda kullanılmaması da bir israf…Akıllı, zeki olup tembel olmakla kendimizi boşa çıkarmak, üniversite bitirip ya da bir sanat, zanaat sahibi olup kendimizi değerlendirmemek ya da kamuda yetenekli liyakatli insanları hak ettikleri göreve getirmemek, israf..
          İlaç israfı…Kendimize gerekli dikkati göstermeyip hasta olmak, ilaç aldığımızda kullanmamak, çok ilaç alıp kendi bütçemize de Devlete de zarar vermek…Yakın zamanda Avrupa’ya giden Eczacı arkadaşım çok az eczane görmüş ülkelerde ve girdiği eczanelerde de çoğunlukla kozmetik ürün bulunuyormuş. Doktorlar  genelde hastalarına kilo verin, spor yapın, su için önerisinde bulunup ilaç yazmıyorlarmış…
        Alış verişte israf…İhtiyacımız olmayan ürünleri almak ya da ihtiyacımız olanı çok pahalıya almak…İsraf…
        Dünyayı paylaştığımız diğer canlılara da saygı duymalı, tüketimlerimizi bilinçli yapmalıyız. Aç uyumak zorunda kalanları düşünen, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak isteyen duyarlı insanlar kaynakları sınırsızmış gibi kullanmaz, israf etmez…
         Bütçesine zarar vermek istemeyen, Ülke ekonomisini düşünen insanlar evinde de iş yerinde de bulunduğu tüm ortamlarda da israf etmez.
         İsraftan kaçınma konusunda özellikle hanımefendilerin  müthiş katkı sağlayabileceklerine inanıyorum. Her haneden yükselen bir tasarruf hareketi olması şu günlerde ne kadar yerinde ve güzel bir davranış olurdu…
        Yaşamımızda, israf ve cimrilikten uzak, tasarrufa yakın, çevreye ve çevresindekilere duyarlı bir insan oluruz inşallah...