17 Nisan 2012 Salı

KIZ ARKADAŞLARIM

             
             Rengarenk güllerden bir demettir benim için kız arkadaşlarım; her biri ayrı  güzel...
           İlk kız arkadaşım kuzenim Şuledir…Sonra Nuran, Sibel, Sonay ve adaşım Aslı...Bayramlarda kapı kapı gezip şeker toplama, evcilik ve sek sek oynama, çamurlaşmış  toprakla eşya yapma, piknikler, isim-şehir-artist oynama  ilk kız arkadaşlarımla aktivitelerimdendi.
         Ortaokul ve ardından lise kız arkadaşlarım...Birçok şeyi birlikte keşfetmek güzeldi hepsiyle...Kalbimizin  farklı tıklamalara maruz kalıp “bana birşeyler oluyor” diye koşturduğumuz vakitlerde kız arkadaşlar birbirimize destektik.Büyümüştük...Okul çıkışlarında sohbet ederek eve giderdik.Sevgili Arife ile akılcı sohbetlerimiz olurdu...En büyük zevklerimizden biri Toros Pastanesi'nden dondurma alıp yemekti Esengül ve Selvihan ile.Evden sırayla meyve getirir paylaşırdık tenefüslerde Birgül'le.Teyfik Hocamızı elimizde matematik sorularıyla beklerdik öğretmenler odası girişinde...Sıkı ders çalışırdık, hiç aklımız havada olmadı, ergen problemleri uğramadı pek bize...Haftasonları üç kız arkadaşımla toplanmaya başlamıştık.Arkadaşlarımız geliyorken evde temizlik yapardık.İlk pasta böreklerimizi birbirimize yapmıştık...Yiyip içtikten sonra müzikle hoplar zıplardık...
         Üniversite kız arkadaşlarım…Canlarım...Güzinim, Aylinim, Nihanım, Haticem, Sevgim, Tuğbam, Hanifem, Burcum...Öyle güzel arkadaşlığımız oldu ki...Türkiye mozaği gibiydik; Alevi, Sünni, Çerkez, Laz, Kürt...Saygı çok yüksekti birbirimizin değerlerine...Gelir durumu orta halli olanda vardı yüksek olanda...Dersine çok çalışanda az çalışanda...Neyimiz varsa birbirimizindi...Bir simiti kaça bölerek yedik ders arasında.Bir şişe suyu kaç kişi içtik...Sınavlar öncesi Turizm Otelcilik'in kafesinde toplanıp son ders tekrarları yaptık...Marketten alış veriş ettikten sonra Haticelerin evinde pasta börekler yapıp çok sevdiğimiz şark köşesinde afiyetle yerdik.Acımızı, mutluluğumuzu, paramızı paylaştık...Sol ya da sağ yumruklar havaya kalktığında sokakta, arkadaşlar önce okul, önce dersler dedik birbirimize...Ders notu,  geçmiş yıl sorusu paylaştık.Fakülte bahçesinde çimlerde bağdaş kurduk, üniversite şenliklerinde eğlendik...Beraber ders astık, sinemaya gittik, Tunalı'da gezdik......English Center 'a beraber koştura koştura gittik.Doğum günleri kutladık, hediyeleştik.Okul sonrası her birimizin işe girişlerine sevindik...Düğünlerinde eğlendik, doğumlarla teyze olduk...Arada buluşup Ankara'da, hasret giderdik....
         Arabamı sürmekte korkularım varken Pınarcığım, Şenaycığım çok destek oldu Reşadiye'de.Yaparsın, yapıyorsun, yanındayız dediler...Aslıcım her zaman destekçimdi zaten, hep iyi bir dinleyicim....Sadegül de az dinlemedi benim heyecanlarımı...Serenayımla ayrılırken  dakikalarca süren ayaküstü  konuşmalarımızı hiç unutamam...
       Ertesi gün yola çıkacakken gecenin kaçında, arkadaşımın odasında elimizde tatlı kaşığıyla bir yandan fıstık ezmesi kaşıklarken sırayla, bir yandan da gündemimizden konuşmak güzeldi…Mezuniyet gecemizin sonunda geceyi Haticelerde geçirmek, kocaman yer yatağında beraber uyumak, sabahta mükellef hazırlanmış kahvaltı sofrasında gecemizin kritiğni yapmak güzeldi. Serenaycığımın "alış veriş yaptım neler aldım" dediğinde, "atlayıp geliyorum" deyip bana özel defilesini izlemekte güzeldi, Pınar ve Aslı ile Sefa Lokantasında her hafta öğle yemeğine çıkmakta...Doğanşar'da ilk zamanlarımı İlknur Hanımcığımla paylaşmak güzeldi ve de Nurcan'la....Filiz'le film izlemek, gün içindeki çay sohbetlerimiz, gündem yorumlamalarımız güzeldi, Mehtap'la da dertleşmek, zor dönem acısını paylaşmak...Antalya'da Elif'le gün doğumunu izlemek  güzeldi,  Tuğbacığımla da gün batımını...
     Maliye Kursu arkadaşlarım; Özlem, Aysen, Fatma, Bahar, Dürdane, Filiz, Dilek, Gülhan, Cihan...Sizinle 6 ay harika geçti bilesiniz...Mogan'daki o güzel günümüz geldi aklıma birden, ne şeker bir gündü, "bütün kızlar toplandık" yapmıştık...Dürdane ile Safranbolu-Abant gezimiz…
     Kız arkadaşların varlığı harika birşey...Onlarla herşey daha bir güzel...Hayatımın tadına tat katarken acısını da hafifletebildiler...Beni ben olduğum için sevdiler, beni tanıdılar bildiler...Başarılarıma benden çok sevinip acılarıma üzüldüler...Sıcak kucaklaşmalarını eksik etmediler, tebessümlerini ve de...Yalnızlık nedir bilmedim sayelerinde...Yardımıma koştular...Yemeklerimin pasta böreklerimin kobayı oldular :) Yeri geldi sağ duyum oluverdiler...Yapıcı eleştirdiler, doğruya sevk ettiler, yanlışlarımı yargılamadılar beni anladılar, hatalarımı düzeltmeme yardımcı oldular...Birlikte gezdik, seyahat ettik...Hayatı insanları birlikte keşfettik...Benim olana sevindiler onların olana da ben sevindim; benim olan her imkan onlarındır ve bilirim ki onların olan da benim...İyi ki varsınız , canlarımsınız....

10 Nisan 2012 Salı

SINAV SINAV SINAV...

         Memur arkadaşım Ramazan'a "bu haftaki yazımın konusu sınav olacak " dediğimde Ramazan'da "yazacak çok şeyiniz var o zaman " dedi. Öyle gerçekten...Her sınavımdan da bir yazı çıkarırım ben ama olabildiğince toparlayıp yazmaya çalışacağım.
       Lise yıllarımda okul, ders, sınav kavramları yerleşmeye başlamıştı bende.Derslere rahat yoğunlaşabilme vardı ve düzenli ders çalışabilmek mümkündü lisede.Sınav zamanı akşamları günün yorgunluğundan olsa gerek erken uykum geldiğinden sabah çok erken kalkar ders çalışırdım.Ders çalışırken sabah ezanı okununca namaz  kılardım .Sınavlarımdan da güzel not alırdım. Sonuçta okul birincisi olarak mezun olmak nasip oldu.
      Kredili sistem öğrencisi olduğumdan ocak ayında mezun olmuştum liseden.Takip eden haziran ayında üniversite sınava girdim.Beş aylık bir süreç vardı önümde.Dershaneye gidemedim.Konu anlatımlı test kitapları aldık.Evimizin alt katındaki boş dairenin bir odasını kendime çalışma odası yaptım.Gün içinde 9:00-12:00 ,13:00-17.00 arası alt kata iner programladığım şekilde ders çalışırdım.Gazi Üni. İşletme Bölümü'nü kazandım.Eylül ayında üniversiteye başladım.Yaşım 17'diydi.Ankara bana tanıdık bir şehir olsa da büyük bir şehirdi nihayetinde.Yurt hayatına alışmak kolay değildi.Hiç bilmediğin konularda derslerim oldu.Şartlar gereği mi desem bilmem nedendir lisedeki gibi günü birlik ders çalışmayı hiç başaramadım.4 yıl 8 dönem boyunca hep  demişimdir kendime, planlı çalışmak  prensibim olsun diye ama yapamadım hiç.Bu istekte üniversite öğrenciliğinin raconuna tersti belki JHer seferinde bir bakmışım sınav zamanı gelmiş ben ön çalışmamı yapmamışım yine.Çalışma salonundan ki kısaca ÇS derdik, çıkmazdım artık sınav zamanı. Fakülteler arasında birkaç günlük farklar olsa da  genelde tüm yurttaki arkadaşlarda aynı zamana denk gelirdi sınavlarımız....Hepimizde derbeder görüntüler; dağınık toplanmış saçlar, uykusuz yorgun vücutlar, şiş gözler vardı.Kapanan gözleri açabilmek için ellerde kahve fincanları ve de...
       Hızlı yemek yersin sınav zamanı, her işin hızlı olur...Her türlü hızdan topladığın zamanı ders çalışmada kullanmak istersin.Geçmiş yıl soruları bulmuşsan ne mutlu.Sınav saati gelince yurttan çıkarken vedalaşırsın, başarı duaları alırsın.Anfi kapısında sınav saatini beklersin ,dua ile sınava girersin ,hiçbir şey aklında yok gibidir, telaş olur biraz ama sınav başlayınca yapmaya  başlarsın soruları.Güzel geçmişse sınav, tüm yorgunluklar unutulur mutlu olursun...Tersi halde üzülürsün...Böyle böyle geçti üniversite sınavları...Sonra işe girmek için sınava girdim.Cemalettin Demircioğlu agabeyimin üniversite sınavına hazırlanırken ki sözü gelmişti aklıma.Üniversiteye girmek zordur, girince bitirmek daha zor ama en zoru işe girmektir  demişti.Hepsinin stresi ayrı gerçekten.
         Sınav sonucu Maliye Bakanlığı'nda Muhasebe Memuru olarak işe girdim .Kaç yıldır hep ders hep sınav sıkıldım sanırım ki işe girdikten sonra bir rahatlık geldi, ders çalışmak istemedim.2001-2006 arası hiç sınava girmedim, hedef edinmedim.Sonra sıradan geldi hayat.Bir şeyler yapmak lazım diye düşünmeye başladım.Çevremde önüme hedef koymama yardımcı olacak kimse de yoktu.Herkes işine gidip geliyordu sadece.Ne yapsam ki derken Muhasebe Uzmanlığı sınavı açıldı.İki ay konsantre olup güzelce çalıştım.Güzel bir puanda aldım.Sözlü sınav olacaktı devamında.Sözlüyü önemsemedim ve sınav günü tutuldum kaldım komisyon karşısında çok basit sorularda bile.Kazanamadım, elendim haliyle.Hiç beklemiyordum ,çok üzüldüm.Sonra toparlandım.Ne yapabilirim bundan sonrasında dedim kendime.Şeflik sınavı çıktı önüme, girdim kazandım.Sonra Maliye Kursu sınavı oldu, onu da kazandım.6 aylık Maliye Kursu eğitimi ciddi bir eğitimdi.Kurs binamız ,sınıflarımız ,kurs müdürümüz ,hocalarımız ,vizemiz finalimiz vardı.Yine ders çalışmak, yine sınav, sunum yapmak,ödev hazırlamak...Kursta bittikten sonra önce müdür yardımcılığı sınavına ardından Muhasebe Yetkililiği Sertifikası  sınavına girdim.Sertifikalı müdür yardımcısı olduktan sonra da müdürlük sınavına girdim ve kazandım çok şükür.İş hayatımda ilk beş yıl sınavsız geçmişken ikinci beş yıl da hep sınavla geçti diyebilirim.Her sınav bir özveriydi gerçekten.Sınava hazırlanmak demek bir süre ailenden ,arkadaşlarından, akrabalarından kısaca tüm çevrenden ayrı kalmak, televizyondan, gezmelerden, uyku keyfinden, sosyal aktivitelerden uzak kalmak demek benim için.Kimseyi evine davet edememek ,davet edilen yere gidememek demek...İç gıcıklatıcı  hoş tüm tekliflere "üzgünüm ders çalışmam lazım" demek ...Genel seyrim böyleyken sınav süreci içinde kendini ödüllendirmek gerektiğine de inanırım..Çay kahve molası ,biraz dışarıda hava almak en basiti ödüllendirmelerin ...Beyne giden, ciğerlerine dolan  temiz hava mutlaka etkili gelir okuduklarını anlamada.Uzun soluklu bir sınav süreci yaşanacaksa daha güçlü ödüllendirmeler olmalı.Küçük bir gezi ,sinema ya da sevdiklerinle bir yemek ...Daha ileri gitmek için az geri gitmek gerekir ya koşarken yapılır hani ,koşmaya başlamadan geri çeker az insan kendini ,zaman kaybı gibi dursa da sınav sürecinde bu aktiveteler ileri gitmek için gereklidir aslında.
         Sınavlarımdan önce o sınavın bana ne getirisinin olacağını kabaca düşünürüm.Neye çalışmam gerek önüme koyarım.Ne kadar vaktim var ona bakar konularım ve süremle ilgili planlama yaparım.Plan olması önümde, nerdeyim çalışma sürecimde onu gösterir.Geri kalmışsam hızlanırım örnegin.Sınavın bana getirisini düşünmek motive olmamı sağlar.Sınavla ilgili istatistikler yaparım.Kaç kişi girecek ,kaç kişi alınacak ,sıralamada nerde olmalıyım gibi..Bu istatistiki sonuçlar önemlidir benim için, yön verir bana.
        Sınavıma konsantre olmamdan, sınav için gerekeni yapmamdan ve kısmet olmasından dolayı da tabi, hiçbir sınava iki kere girmedim.O sınavı kazanmak benim için önemliyse ve her sınav beni yaşamdan biraz soyutluyorsa bir daha bir daha önüme gelsin yine yine uğraşayım istemem, bir kere de olsun bitsin isterim.İsteğim ve çabam bu yöndedir ama çabaladıktan sonra olmuyorsa taktire tevekkül etmek lazım tabi.
       Babam inanılmaz destek olur bana sınavlarım öncesi.Yaparsın başarırsın yapmalısın der durur.Çalışmam için ortam hazırlar bana.Sen çalış yeter ki der ,kendi yapar birşeyleri...Kardeşlerim sağolsun çay yapar getirirlerdi odama ya da meyve tabağı hazırlarlardı arada, onlarla yaşarken...İki sınavıma köyde çalıştım.Sakin dingin bir ortamdı.Yalnız kalamayacağımdan köyde kız kardeşim eşlik etti bana,15 gün kaldı benimle ...Ortada bir başarı varsa zaten ailenin desteği vardır ,olmalıdır.Arkadaşlarımda sağolsunlar hep destek olurlar. Arayıp, hadi devam az kaldı derler mesela...Yüreklendirirler...Başarıma içten sevinir takdir ederler...Birde düşünürüm ,belli bir süre birkaç gün mahrumiyet yaşayacağım çevremden ,sonra yine hayat benim yaşam benim istediğimi yapmakta hürüm derim.Kendimi kısa süre soyutlarım sonuçta.
       Arkadaşım Halis'le eş zamanlı girdik kurum sınavlarına.Desteği çok büyüktür.Müdür Yard. sınavı öncesi çektiği özetleri paylaşmıştı benle.Onun verdiği özetle çalışıp ondan yüksek not aldım sınavda. Rakip görmez zaten arkadaşlarını.Ne duyarsak, ne kitap alırsak bilgi paylaşırız hep.Hepte güzel not alır arkadaşım ki paylaşımcılığının,iyi niyetinin de  notlara etkisi olsa gerek.
         Öylesine bir sınava girmeyi sevmem.Bazen bu kötü bir huy olabiliyor.ALES'e başvurdum ama çalışamıyorum.Önceden girseydim keşke dedim ,başvurdum niye çalışamıyorum dedim kendime...Vakitlice olsun isterdim ama ,kısmet...Bazı şeylerinde gerçekleşme vakti var demek ki...Geç olursa da güzel olsun diyeyim...
      Yaş ilerledikçe hayatımızdaki sorumluluklarımız arttıkça ders çalışmakta zorlaşıyor.İşimiz yoğun olabilir, çalışmak için izin alamayabiliriz, kafamızı meşgul eden ciddi sorunlarımız olabilir oluyorda...Lisedeki gibi sadece okulum ve derslerim olmuyor hayatımda.Üniversitede yurtta olmak ,ilçem dışında bir yerde okumanın sorunları eklendi ve başka başka şeyler...Çalışırken iş güç ,hayat koşturmacası ve hayat sorumlulukları eklenince ders çalışmak konsantre olmak, başarmak daha da zorlaştı...Şu da var ki, ne fedakarlık yaptıysam değdi sonuçları.Önemli olanda o değil mi?..Her sınav kazanımı bir boyuta taşıdı beni...Yeni mekan ,yeni çevre , yeni insanlar...Çıktığım her basamakta çok güzel insanlar tanıdım...Çogu tanıdığım, benim bir üst basamağı hedef edinmemi sağladı...Bakıyorum başarmanın hedefin sonu yok...Hayatta artık hiç canım sıkılıyor diyemiyorum , hep önümde bir hedef var çünkü..Hep yapmam gereken birşey var önümde...
           Muhasebe Uzmanlığı sınavı sözlüsünde başarılı olsaydım, İlçem Reşadiye’de Muhasebe Uzmanı olarak çalışacaktım.Ne kadar mutlu olurdum bilemem ama sözlü sınavı kaybetmenin sonucu 2007-2011 arası yaşadıklarımı ,yaptıklarımı ,tanıdıklarımı asla ıskalamak istemezdim.O sözlüdeki başarısızlık aslında daha büyük başarıların başlangıcı oldu.O vakit çok üzülmüş olsam da şimdi geriye baktığımda tebessüm ediyorum halime...
       Son beş yılda sanırım altı sınava girdim.En fazla 45 gün bakmış olsam 5 yılda 9 ayım sınavla geçmiş.Maliye Kursundaki sınavları da eklesem 5 yılda 1 yılım ders çalışmakla geçmiş.Çok mu az mı tartışılır.Yakın çevremden veryansınlarda işitmiyor değilim.Hep sınav, hep okuma,hep ders ,yeter artık , ne daha ne olacak vb...Bu halimden şikayetçilerin başında Şuleciğim geliyor.Sevenlerim kendilerine daha çok vakit ayırmamı istiyorlar sanırım ,haklılarda bir yandan...
      ALES ve devamında yüksek lisans yeni hedefim...Bu arada dil sınavına girmekte...İçinde bulunduğum çevre , örnek aldığım kişiler bana azim ve dinamiklik kattı.Doğanşar'a Malmüdürü olarak atandığımda diğer kurum amiri arkadaşlardan etkilenmiştim.Geçen yazımda da bahsetmiştim Hakan Kaymakamımın yüksek lisans ve doktoroları vardı, Müftü Bey yüksek lisans yapmıştı, Tarım Müdürümüz doktorasını yeni tamamlamıştı, Emniyet Amiri Kürşat Bey yurt dışı sınavını kazanmıştı...Çevremdekilerin başarılı ve idealli olması etkiledi beni...Bakanlıktan tanıdığım ve görüşmeye devam ettiğim hocalarım da yön çizmeme yardımcı oldular...Şartlara göre şekil değiştirdi amaçlarım şartlara göre de şekil değiştirecektir belki, bilinmez...
        Sınavlar sonucu bir üst yaşam alanına çıkmakla gördüm ki okumak, çabalamak, ilerlemek güzel şey ...Düşünmek, sorgulamak, iyiyi aramak ,iyi olmak...Üretmek en önemlisi...Üretebilmek çok önemli...Kim olursa ne olursa olsun insanın üretmesi; bir çiftçinin sebze ekmesi, ev hanımının el işi yapması bir yazarın yazması, bir genel müdürlüğün işinde politika üretmesi ya da...Bizim üretmemiz, çabalamamız ülkenin üretmesi çabalaması bizim ilerlememiz ülkenin ilerlemesi olmaz mı?
       Sınav sınav sınav nereye kadar değil mi bir bakıma da ..Sonuç ne, ne  olmalı sorusununa diyebilirim ki; bu dünya da en verimli en güzel en kaliteli şekilde yaşamak, sınavlar sonucu edindiğimiz kazanımları/görevleri hakkıyla yerine getirebilmek ve Allah katındaki asıl sınavda başarılı olabilmek  inşallah...Sevgiler....

5 Nisan 2012 Perşembe

BİR MUTLULUK YOLU-HOBİ

          Boş zamanlarını değerlendirmek için, insanın mutlu olduğu,  özel ilgi alanına giren işi, dinlenme eğlenme amaçlı yapması olarak tanımlanır hobi.İşi dışında insanın bir meşgalesinin olması hoş bir hal. Günümüzde sanki bir hobi edinmek olmazsa olmaz oldu.
        Zaman planlaması da yaptığımızda, iş çalışma saatlerimizin dışında ne kadar vaktimiz kalıyor bir düşünün.Yararlı aktivitelerle  bu süreyi doldurmak en güzeli değil mi?Birde unutmayalım ki herkesin 24 saati var gün içinde.24 saati nasıl harcadığımız çok önemli.Birlikte çalıştığım ilk kaymakamım sayın Hakan Yavuz ERDOGAN’ı hep örnek veririm bu anlamda.’77 doğumludur.Üç yüksek lisansı iki doktorası var.İyi derecede İngilizce biliyor.İşinde çok başarılı.Sonuçta hakkı ile bir ilçe yönetmek hiç kolay değil.Eş ve baba,aile sorumluluğu da var.Sıkı bir NBA takipçisidir.Bir sabah imza için makamına çıktığımda halsiz görmüştüm kendilerini ,”hasta mısınız” diye sordum , “yok Müdüre Hnm NBA maçı sabah 7:00 de bitti de” demişti.Judo’da Türkiye derecesi var bildiğim.Güreş yapar,futbol oynar...Spor dallarını yakından takip eder,iyi bir sinema izleyicisidir.Gezmeyi,keşfetmeyi sever.Başarılı,güler yüzlü,yardımcı,anlayışlı,vizyoner ve çözüm odaklı  yönetici olmasının bir sebebininde, hobileri olması olduğunu düşünüyorum.En azından stres atıyor hobileriyle.Spor yapanda genelde kararlı tavır ve akılcı düşünce sergiliyor. Mazeret yok, zaman planlaması ile çokşeyi yapmaya vakit var yani kendilerinden gördüğüm.
        Sıkıntıdan kurtulmak için birebir yöntem hobi edinmek.Hobi ile stres atıldığı,hayata bağlanıldığı kanıtlanmış bir durum.Psikologlar "herkesin içinde bir takım ruhsal güçler vardır.Bunlar geliştirilirse kişi daha zengin mutlu ve ilgi çekici bir hayata kavuşur"demişler.Sıradan bir yaşamın dışına çıkılır hobilerle.Özellikle çocuklar için kötü alışkanlıklardan uzaklaşma sebebi sayılır hobi edinilmesi.Örneğin sporu hobi seçmiş çocuk bilgisayar ekranına çakılıp zararlı oyunlar oynamaz.Takım arkadaşlarıyla sosyalleşir ,takım ruhunu öğrenir...                                     
  Tarihimizde de örnekleri var hobinin.Osmanlı Padişahlarının  müzik,güzel sanatlar,hat,tezhip,bestekarlık,yay ve ok yapma ,iyi silah kullanma ,marangozluk ortak hobileri olmuş.Geçen yazımda da bahsetmiştim Fatih Sultan Mehmet'in haritacılık hobisiymiş.Bahçıvanlık ve bitki yetiştirmede.Yıldırım Beyazıt pehlivanmış, iyi ata biner ve silah kullanırmış. Yavuz Sultan Selim'in kuyumculuk merakıymış...Yavuz çok okurmuşta.Kanuni en fazla gazel yazan padişah olarak anılıyor.Mücevher meraklısıymış ,iyi hat ustası ve müzik severmiş.IV. Murat satranç-dama oynarmış.Yük taşırmış ağırlık çalışma manasında sanırım.Ok atarmış. I.Mahmut kitap ve kütüphane meraklısıymış.II.Abdülhamit  piyano ve keman çalarmış.Marangozculukta ,dizaynda rakipsizmiş.Sultan Vahdettin güvercin meraklısı; III. Murat en uzun divan sahibi şairmiş.Tezhip yapmış. IV.Mehmet iyi avcıymış ve iyi sporcu. III. Selim büyük bestekarmış. V. Murat piyanist ve ressam, Sultan Abdülaziz ressam ve bestekarmış.Her birinin bir  hobisi varmış diyebiliriz.Rahmetli DENKTAŞ fotorafçılıkla ciddi uğraşırdı.Kenan EVREN resim yapardı. 
        Müzik dinlemek ,film izlemek,yemek yapmak,kitap okumak,örgü örmek,müzik aleti çalmak,fotograf çekmek,spor yapmak en yaygın hobilerden.Paraşütle atlama ,rafting,dağcılık, suya dalmak gibi hobiler daha heyecan verici ve de tehlikeli hobiler olarak gözüküyor.
        Hobilerini mesleğe dönüştüren de var.Örgü örmede çok başarılı bir akrabamdan hediye vermek için kaç parça ürün aldım bilemiyorum :)Kişinin kendinin yaptığı bir ürünü hediye etmesi de çok hoş bir durum.Örgüde pek yeteneğim olmadığından bugüne kadar tek birşey örebildim bir daha  da örmem sanırım.Bazıları çok severek yapıyor beni pek cezbetmiyor.Doğru hobiyi bulmanın önemi de çıkıyor ortaya ki zaten zevk almıyorsan yaptığında hobi olmaz değil mi?
     Ablam ve babam toprakla uğraşmaktan inanılmaz mutlu olurlar.Zaten toprak direkt elektrik aldığından herhalde stres bırakmıyor az kendiyle haşır neşir olanda.Bir enerji boşaltımı da olabilir haliyle hobi edindiğin iş ile ilgilenirken.Keyfe bağlı bir hal olması hobinin ayrı bir rahatlatıcılığı olsa gerek.Yapıp yapmamak bize kalmış sonuçta.
    Halk Eğitim Merkezinin açtığı kurslar sayesinde ortak ilgi alanına sahip insanlarda tanışma ve kaynaşma fırsatı oldu çalıştığım ilçede.Fotografçılıkla ilgilenen arkadaşımda gittiği kursta kalıcı arkadaşlıklar edinmişti İstanbul'da.Yeni arkadaşlar edinmek güzel bir fayda...
           Hobi sahibi kişide bir işi başarmış olmanın sonucu ve sevdiği işi yapıyor olmanın verdiği hazla  kendine güven  hissediliyor, böylece  çekici de gözüküyor sanırım :)Dostlar buluşmasında gitarıyla bir şarkı ya da sazıyla bir türkü söyleyen arkadaşım daha özel oluyor ister istemez benim için.
     Bende hobi olarak ne var merak edenlere söylemiş olayım.İlgi alanlarım tarih,siyaset,edebiyat ve güzel sanatlardır.İşletme Bölümü eğitimimden kaynaklı az biraz ekonomi ve de.Okumayı da severim.İlgi  alanlarım ve okumalarım, gözlemlerimle birleşince, beynimde oluşanlar  koşar adım ellerime iniyor ve parmaklarımın klavye üzerinde dansı  sonunda yazılarım oluşuyor.Lise ve üniversite hayatımda yazdığım birkaç şiir ve yazıyı saymazsak yazı yazmam uzakta bir arkadaşıma yazdığım e-maillerle başladı.Sonra blog yaptım ,blogumda yazmaya başladım.Şimdide Reşadiyem'in gazetesinde yayınlanır oldu yazılarım.Yazmak benim için artık hobi hatta durdurulamaz tutku diyebilirim.Yemek yapmakta uğraşım diyemesem de sevdiğim birşey.Fotoğraf çekmeyi de çok severim çok eskilerden beri, bilen bilir.Bu uğraşımı daha hobiye dönüştürmek için özellikli bir makine de aldım bakalım.Sevgiler....
                                                                                                                                        Aslı Gülhan BEK
                                                                                                                                      Doğanşar Malmüdürü