21 Temmuz 2011 Perşembe

MEVSİMLER

       Her mevsimin ayrı güzelliği var denir...Bencede öyledir...Kış...Kar...Her taraf bembeyaz..Yeşil çam dallarında ayrı güzel kar ,yaprakları dökülmüş bir ağacı sarmalamışken ayrı...Bir çocuğun ailesiyle kardan adam yapmasında , yediden yetmişe herkesin kartopu oynamasında duyulan mutluluğun sebebi kar...Lapa lapa yağarken altında dolaşmak , düşen taneleri yakalamaya çalışmak ne muhteşemdir...Yağan kar üzerinde ilk  ayak izlerini bırakmak çok güzel....Elinizde bir bardak çayı yudumlarken  camdan yağan karı izlemek...
         Kış içinde yılbaşı çok özel gelir bana...ABD dizi ve filmlerinin bende bıraktığı bir etkiden muhtemelen...Bir yılbaşında ABD'de olmak isterim , NewYork'ta...Büyük şehirlerde AVM lerde yeni yıl konseptli vitrinler...Kültürümüzde  yoktur ama küresel kültür etkisi...Kar tanesi desenli kazaklar ve yılbaşı , yeni bir yıla başlamak, yeni umutlar beklentiler...Dışarda üşüyüp koşarak eve girmek sıcak birşeyler içmek istemek...Kaymak , düşmek :) Tatlı hafif düşüşler olur ya karda , çok gülerim ben :) Kendim düşsem de gülüyorum.Karlı buzlu zeminde araba kullanmakta geldi aklıma...Araba kayar, hakimiyet düşer o arada sizinde içiniz kayar...Hepsi çok güzel...
       En sevdiğim mevsim , ilk bahar ...Belki doğum ayım mayıstır ondan bu sevgi...Bayılıyorum ilkbahara...Doğanın uyanışına şahit olmak...Doğanın uyanışıyla eş zamanlı insandaki uyanış,kıpırdanma,umutlar,istekler,dilekler,heyecan duyma...Çiçeklerin kokusu , zarif ,narin görüntüleri...Bayılıyorum...Birgün inşallah Sakura zamanı Japonya'da olabilirim...Ağaçların yapraklanması ,çiçeklenmesi,arıların dolaşmaya başlaması ,yeşil bir halı serilmişçesine etrafın çimlenmesi...Yağmur sonrası toprağın muhteşem kokusu...ve yine yağmur sonrası havanın berraklaşması,dinginliği ,kuş sesleri ...Ansızın bastıran yağmur altında ıslanmak...Ve yine camdan yağmurun yağmasını izlemek...
      Sonra yaz...İzinler..Tatile çıkma...Memleket ziyaretleri,Sıla-i Rahim halleri...Misafirler...Piknikler , festivaller...Uzun günler kısa geceler...Geceleri balkon, teras muhabbetleri ,bol bol meyveler ,içecekler...Dondurma dondurma dondurma...Sokaklarda cıvıl cıvıl insan sesleri...Parklar bahçeler bir dolu insan...Ege ve Akdeniz sahillerinden görüntüler...Çok istediğim birşey,gün batımında, yamaç paraşütü ile ağır ağır , deniz üzerinden uçuş yapıp sahile inmek.ilk fırsatta inşallah... Bunaltıcı sıcağı hiç sevmem , söyleyim...Terlemeyi de...
      Sonra sonbahar...Rüzgar esince etrafa savrulan sararmış yapraklar geliyor aklıma hemen...Yazdan kalma birkaç gün  sıcak olur arada...Kasımda pastırma sıcakları mesela...Yine yağmur...Bir hüzün vardır sonbaharda...Kışa girmeden birşeyleri yapma telaşesi olur birde...
        Küresel ısınma ile mevsimlerde kayma oluşup baharların varlığını çok hissedemesekte şükür bakalım şimdilik.Küresel ısınma ile başkalaştı biraz mevsimler malum..Bir Prof.tan duyduğum ilginizi çekeceğini düşündüğüm birkaç cümleyi de paylaşayım. Lüks ve rahat hayat sürebilmek için malzeme üretiminde harcanan enerjiden  çıkan gazlar ki sera gazı ve sera gazı salınımı ile küresel ısınma...Getirisi ekstrem sıcaklık ve yağışlar, mevsimlerde dengesizlik...Birden bastıran dolu yağışından otomobil üreticileri şikayetçiymiş.Satılacak  arabalar fabrika çıkışı sıralanıp satışı beklerken yağan dolu araçların kaportasında eğimler yapıyormuş.Gecen yıl arkadaşımızın arabasında bu hale şahit olduk Doğanşar'da.Sıfır aracın kaportasında, ceviz büyüklüğünde dolu yağışından sonra ciddi eğimler;girinti çıkıntılar oluştu. .Hissedilen sıcaklık terimini çok duyuyoruz değil mi ?Nemli havalarda hissedilen sıcaklık yüksek olurmuş.Nemde ter geç kurur ya ,terimiz kurumalı ki yeniden terleyebilelim , nemde ilk ter kurumuyor ki tekrar terleyememek te sıkıntı  veriyor dedi Prof. Gece terleyince duş almak iyi ama ıslak saçla sakın uyumayın, nem yapar ıslak saç yine sıkıntı oluşur dedi.Duş al ama, yatmadan saçını kurut durumunu önerdi.Malum bilgi ,gündüz beyaz/ açık renk ve bol giymekte fayda var ; ter kurusun rahat olalım açısından...
      Sevgiler...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

KISMET İSE...

    Bilen bilir bugünlerde "kısmet" lafını duymak pek hoşuma gitmiyor....ama herşey kısmet..
    Etkilendiğim iki olaydan bahsetmek istiyorum.İlk olayı 5 yıl önce duymuştum.İkinciyi geçen yıl.Hatırlayabildiğim kadarıyla aktarayım sizlere...
    Reşadiye Malmüdürlüğü'nde çalışırken Muhasebe Uzmanlığı sınavına girmiştim.Güzel çalışıp yazılı sınavı kazandım.Sonrasındaki sözlü sınava hiç çalışmadım.Çalışmayınca sözlü sınav kötü geçti ve sözlüde elendim.O kadar üzüldüm ki.Kendimi çok şartlandırmıştım kazandırmaya.İş yerimde öğrendim elendiğimi.Çok üzüldüm.Müdürlükteki arkadaşlarım ,Hükümet Konağı'ndaki arkadaşlarım teselli etmeye çalıştılar beni, sağolsunlar...Nami Bey, Veznedarımız geldi teselliye."Kısmet değilmiş ,kısmet olsaydı  bir şekilde kazanırdın " dedi.Sonra kendi yaşamından birörnek verdi.Nami Bey Bakanlığın yazılı sınavını kazanmış vaktiyle.Sözlü sınavına çağrılmış.Reşadiye'den Ankara'ya gitmiş.Ertesi gün sözlü sınava girecekmiş.Akşam bir bakkala gitmiş.Biraz peynir ,zeytin ,ekmek almış açlığını yatırtırmak için.O vakitler poşet yerine gazeteye sarılırmış bakkaldan alınan şeyler.Nevalesini almış Nami Bey ,yemeğini yiyeceği yere gelmiş.Paket yapılmış gazeteyi yaymış masaya ,üzerine yiyecekleri koyuvermiş.Yiyeceklerini yerken gazeteyi incelemiş.Güney Amerika'daki ülkelerden bahseden bir haber okumuş.Ertesi gün sabah kalkmış ,hazırlanmış gitmiş sözlüye.Komisyonun ilk sorusu "Güney Amerika'dan bildiğin ülkeleri say bakalım" olmuş.Nami bey sıralamış Arjantin, Brezilya,Ekvator...Kaç ülke saymış.Komisyonda şaşırmış .Cografyan çok iyi herhalde demişler.Geçmiş sözlü sınavdan...İşte kısmetinse dedi Nami Bey çıkıyor önüne bir şekilde , geçmek nasip oluyor...

        İkinci olay Doğanşar'da tanıdığım Doktor Beyden.Doktor Bey, 9 Eylül Tıp Fakültesini kazanmış.Sanırım ikinci sınıfta, okulu bırakmış nedensiz.Askere almışlar Doktor Beyi..Sıhhıye olmuş askerde de.Sık sık dağlara operasyona gitmişler.Diyarbakır civarında bir dağda operasyonda iken yanında şehit olan arkadaşları olmuş.Elinden birşey gelmemiş, kurtaramamış onları.Yardıma ihtiyacı olanlara yardım edememek çok üzmüş Doktor Beyi.Arkerde yaşadığı zorluklar çok düşündürmüş onu.
      Birgün helikopterden atılan yiyecekleri yemek için oturmuşlar.Günü geçmiş gazetelere sarılıymış yiyecekler.Doktor Beyin yemeğini yerken gazeteyi incelemiş. Gazetedeki haberde üniversitede öğrenci affı ile ilgili bir yazı dikkatini çekmiş.Bu fırsatı değerlendirmeliyim demiş okula tekrar dönebilmek için.Birliğine döner dönmez babasını aramış , Fakültesinden bilgi öğrenmesini istemiş , başvuru yapacağını söylemiş.Terhis olur olmaz hemen okula gidip başvurusunu yapmış.Sonra tüm derslerden çok yüksek notlarla geçerek okulu bitirmiş.O gazete yazısı da kısmet...
      Denir ya nasip ise gelir Hintten Yemenden nasip değil ise ne gelir elden...

4 Temmuz 2011 Pazartesi

LİDERLER VE ÖZELLİKLERİNDEN 3 -Turgut ÖZAL


           Özal'ın 13 yıllık bir siyasi kariyeri olmuş.Birçokları onu yenilikçi , cesur politik kararları alma ve uygulama becerisi olan ,aklıselim sahibi ve kararlı bir vizyoner olarak göklere çıkarmakta.Hukukun üstünlüğü ve yönetimde dürüstlükten  uzak  olarak niteleyenlerde olmuş.Yabancı çıkarların bir kuklası olarak görende olmuş  siyasal İslamı desteklediğine inananda .
          Özal  1927 de Malatya da doğmuş.Babası öğretmenlik, bankada memurluk, belediyede muhasebecilik yapmış oldukça dindar bir adammış.Annesi ilkokul öğretmeniymiş.Özal İTÜ’den elektrik mühendisi olarak mezun olmuş.Elektrik İşleri Etüd İdaresinde çalışmış.Hükümet Özal’ı ingilizcesini geliştirmesi ve mühendislik ekonomisi okuması için bir yıl ABD’ye yolamış.ABD’den teknolojik gelişim,refah,tüketim,özgürlük,bireysellik,hareketlilik anlamlarında etkilenmiş.Döndükten sonra EİEİ’de sekreter olarak çalışan Semra Özal ile evlenmiş ve böylece ikinci evliliğini yapmış.Okuldan da tanıdığı Demirel ile, ilişkilerini geliştirmiş.Demirel siyasete atılınca teknik danışmanlık yapmış ve terfi etmiş.DPT müsteşarı olmuş.O zaman kadar DPT sol görüşün elindeyken Özal’la sağ İslamcı kesime geçmiş olmuş.Özal ve  TPAO genel müdürü olan kardeşi Korkut ÖZAL , takunya giyinip ofis binasında abdest aldıkları için “takunyalı kardeşler” olarak anılmışlar.1972 de DPT den ayrılıp Dünya Bankası’na geçmiş,ABD’ye gitmiş.ÖZAL  bu arada Demirel’le yazışmaya devam etmiş,ekonomik önerilerde bulunmuş.1977’de siyasete atılmış.Demirel O’nun AP de olmasını istememiş.Özal MSP den İzmir’den aday olmuş ve İslami söyleme açık olmayan İzmir’den Parlementoya girmeyi başaramamış.’80 darbesi sonucu ekonomiden sorumlu başbakan yard. Olmuş. 24 Ocak Kararları diye anılagelen kapsamlı reform paketinin hayata geçmesinde en büyük sorumluluğu üstlenmiş.Askerlere ekonomi konusunda brifing  vermiş.1983’te Anavatan Partisini kurmuş.Kasım 1983-Ekim 1989 arası başbakan olmuş.17 Nisan 1993’e kadar da Cumhurbaşkanı olmuş.
        Otoriter annesinden çok etkilenmiş Özal. Eşi Semra ÖZAL ve gidip gördüğü Amerika, Özal üzerinde etkili olmuş.Kararlarında önündeki durumun artı ve eksilerini tartarmış.Doğru olduğunu düşündüğü şekilde hareket edermiş.Doktoriner değil pragmatikmiş.Takiyyelik yaptığı ileri sürülmüş.Hesap etme ve rasyonel kararlar alma yeteneğini mühendisliğine bağlamış.Türkiye’nin kökten İslamcılıktan uzak durması gerektiğini savunmuş.
         Özal kendine güvenen bir kişilikmiş.Ailesi hayatta başarılı olmaya önem verirmiş.Kendine güven ,bilgi ve becerisi ile öne çıkmış ve üstlerince fark edilmiş.İktidar sahibi insanlarla kişisel ilişki kurmakta zorlanmamış.Zamanla kendine güven aşırı özgüvene dönüşmüş.Duygusal tepkileride varmış.İstediği terfiyi alamazsa istifa ve çekip gitmeyi istemek  gibi.Kontrol edemediği durumlara tahammül edememiş ,hiddet ya da küskünlük göstermiş.Çok boyutlu bir kişiliği varmış.İlişkilerinde rahat ,demokrat olmasına rağmen çalışanlarına özellikle otoritermiş.Nakşibendi Tarikatına yakınlık göstermiş.’88 de suikaste uğramıştı.Eşi Sema Hnm’a çok düşkünmüş .
            Ekonomiik söylemleri ; “serbest pazar ekonomisi” ,”korumacı ve pederşahi devlete son “,”özelleştirme” ,”dünyaya açılma”..İktisadi ve siyasi küreselleşme…İktisadi liberalizm …
         Türk Parasını Koruma Kanunu’nu yürürlükten kaldırmış.İthalatta tür ve miktar kısıtlaması yetkisi kalkmış olmuş böylece.İslam ,Özal için her zaman hayati ve kisisel referans olarak varlığını korumuş.İlerleme ile gelenekleri uzlaştırmakta güçlük çekmemiş.Batılı ,modern ve Müslüman kimliklerini harmanlamış üzerinde.Dine birincil önem vermemiş.Yabancılarla siyasi ilişkilere çok önem verirmiş.
                     Körfez Savaşı ile birlikte ülke içi ve Dünya’da gücünü artırmış.Irak’a asker göndermek ve savaşa müdahil olmak istemesinden Genelkurmay Baş. Torumtay istifa etmiş.
             “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz “demiş.Cumhurbaşkanı iken partizanca davranmış.Kürt sorununun kamuoyu önünde olası bir fedarasyon alternatifide dahil olmak üzere çeşitli çözümleriyle birlikte özgürce tartışılması gerektiğini söylediğinde deülkedeki etnik tartışmalar tarihinde ilke imza atmış.Türkiye,Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusunu Özal zamanında yapmış.İnsan Hakları konusunda cesur atılımları olmuş.ANAP ;merkez sağ, aşırı milliyetçi ve İslamcı dünya görüşlerinin erime potası haline gelmiş.Askeri harcamaların kamu denetimine tabi olması onun zamanında gerçekleşmiş.Kürt sorunuyla ilgili alternatif çözümler üretmiş ,federasyon önerisinde bulunmuş.Uyum siyaseti üzerinde durma nedeni ,uyum siyasetinin ekonomik büyümenin olmazsa olmaz şartı olan siyasi istikrarı sağlayacak olmasıymış.İşler yolunda giderse demokratik gitmezse otoriter olmuş.