5 Şubat 2012 Pazar

TATLI KAR

            İlkokuldayken bir metreyi aşan kar yağardı Reşadiye'ye.Kendimizi karın içine tüm bedenimizle bırakmak , kara kalıbımızı çıkarmak güzel bir olaydı...Hatırladığım ilk kar karesidir kafamda o anlar...Kardan adam yapmak,kızakla kaymak saatlerce kartopu oynamak diğer güzelliklerdi...
           Kar taneleri...Altı köşeli...Çıplak gözle rahatça fark edilebiliyor...Duyduğumuz bir bilgi ; hiçbir kar tanesi diğerine benzemezmiş.Hiçbiri de birbirine değmezmiş.Değse zaten başımıza kar taneleri değilde kar topları yağardı ya da daha büyükleri:)Taneler birbirlerini itermiş yağarken...Birde her kar tanesini bir melek indirir denir ya...Bu bilgiyi düşünerek yağan karı izlemek ayrı bir hayranlık uyandırıyor insanda...Binlerce melek yeryüzüne iniyor diye düşününce ...Öyle ahenkli inişleri var ki kar tanelerinin...Hele lapa lapa yağıyorsa...
         Camdan izlemek ne güzeldir yağan karı...Elimizde yudumladığımız çayda varsa hele ki tadına doyum olmaz o seyrin...Daha güzeli bu izleyişin , yağan karın altına koşmak...Ellerini açıp, gökyüzüne bakmak sonrasında da...Sevdiğin bir insanla yürümek ya da yağan kar altında...İlk basan kişi olmak kara ,yürüyüp yürüyüp sonra arkanda bıraktığın izlere bakmak...Yaşın kaç olursa olsun şımarmak yağan kar altında...Sonra kar topu savaşına başlamak...Kardan adam yapmak ve de...Bu yıl o kadar kar fotosu gördüm ki...Kardan gelin vardı birinde , kardan at...Kar fotoğrafları da ayrı güzel değil mi?...
            Beyaz olması da ayrı güzellik karın...Başka renk olsa nasıl olurdu ...Siyah kar...Hiç düşünmek istemiyorum...Açık mavi , açık pembe...En güzeli beyaz geldi düşününce...
           Dışarıda kar varken ,evinde soba ; sobaya odun atmak ,çıtır çıtır sesle odun yanarken,   sobanın üzerinde kestaneler ve demlenmiş ıhlamurun fokurdaması...Güzel hallerdi...Karları aşıp eve gelince ya da karda dolaşıp oynayıp üşüyünce ellerini ovuşturarak eve girip soba başına geçip ısınmakta güzeldi.Islak eldivenlerini ,paçalarını kurutmaya çalışmak ve de...
            Karla kaplı ağaçsız alanlara baktığında alabildiğine beyazlık ...Güneş ışıklarının vurmasıyla da nasıl güzel yansıma olur ,pırıl pırıl ortalık...Ağaçlardan da en çok çam agacına yakıştırırım karı...Günlerden de en çok yılbaşı gününe...Kar yağmış ,çamların içinde ahşap bir ev ,çıtır çıtır yanan bir şömine  başında siz ,yanınızda artık bilmem kimi isterseniz :)
              Arkadaşlardan biliyorum , karda ava çıkmayı çok sevenler var...Donan göller üzerinde gezenler var ya birde.O göllerde bir alan kesip oradan balık tutanlar...Karda yapılacak en güzel şeylerden biri mangal olsa gerek.Gerçekten karda mangal ayrı keyif...
            Eskiler anlatırlar uzun kış gecelerini...Evlerde ocak başlarında yanan ateş etrafına birikilip hikayeler anlatılırmış...Türküler , maniler...
             Kar yağınca tertemiz bir hava olur ya...Nefes aldıkça yenileniyormuş gibi olur insan...Her hücrene "al sana oksijenin hası" diyebilirsin :)Bazen kayarsın buzda karda...Kendim düşsem de başkası düşse de çok gülerim ben...Çok komik olunuyor :)Kayan arabalar var birde...Bu sene haberlerde vardı.Birkaç genç  yamacın altında konuşlanmış çıkamayan araçları itiyorlar .İttikleri araba başına 5 TL alıyorlarmış.11 araba ittim diyordu birisi.
              Gülhan ŞEN , Moldava'da yaptığı çekimde demişti.Dondurucu Dede karakteri varmış Moldova'da ve dedenin torunu Kartanesi karakteri :)Kuzey ülkelerde soğuklar daha fazla malum. Rusya'da (- 50 )derecelerde...Bizim memleketimizde de Erzurum ve Sivas'ın soğugu malum.Soğuga sormuşlar nerelisin diye Erzurumluyum ama Sivas'ta ikamet ederim demiş :)Soguk memleketlerin insanları sıcak kanlı mı olurdu?Soğuk memleketlerde evler birbirine yakın oluyordu sanırım.Evler dipdibe olunca ısınmaya fayda sağlar düşüncesi hakim olsa gerek...
           Karın güzelliğinin keyfini çıkarıcı enfes günler geçirmeniz dileğimle...
           
          

ACI KAR

       2007-2008 kışı...Ankara'da Maliye Kursunda iken arabamla Ankara' ya gitmem gerekti.Reşadiye'nin haricinde şehir içinde araç kullanmamışken, birden Ankara'ya hemde ocak ayında gitmek zor bir olaydı benim için.Hava raporuyla yattım hava raporuyla kalktım o günlerde.Sabah uyanır uyanmaz ilk işim camdan caddeye bakarak ,ne kadar kar yağdığını , Belediyece yağan karın temizlenip temizlenmediğini görebilmekti.Karlı hava da trafikte ilerlerken her an biri gelip size çarpacakmış gibi oluyor.Yolda kaza yapmış araçları  görünce de hafiften bir gerginlik geliyor.
         Kışın, birgün arabayı yıkattıktan sonra misafirhaneye gelip aracı park ettim.Kışın yıkatınca arabanın kapaklarının iç lastik kısımlarını silmek lazım , bunu biliyordum ama acelem vardı sadece kendi kapımı yani sürücü kapısını silebildim.Ertesi sabah benimle kursa gelmek isteyen arkadaşlarım oldu.Arabaya binecekken baktık benim kapı hariç diğer kapılar donmuş, açılmıyor.Kızlar çizmelerini çıkarıp sürücü kapısından girdiler koltuklara basarak arkaya ve yan tarafa geçtiler.Kursa geldiğimizde de çizmelerini giyerek teker teker çıkmışlardı arabadan.Biryandan da bakıyorlar bizi kimse görüyor mu diye.Cihan,Dilek ve Yasemin vardı sanırım o gün.Hal çok komikti o an için :)
          2008-2009 kışını Başçiftlik'te geçirdim.Şuana kadar en zor kıştı benim için.Başçiftlik 1400 rakımdı sanırım.Ne kar yağıyordu...Böyle küçük ilçelerde kaloriferli ev bulmak imkansıza yakın birşeydir.Ben buldum Başçiftlik'te ama hiç ısınmıyordu desem yeridir.Kalorifer yanardı ama bir yandan elektrik sobası yanardı, ben en kalın giysilerle ve genelde battaniye içinde oturuyordum.Mutfakta ya da diğer odalarda uzun süre durmak yok.Yemeklerimi Reşadiye'de yapıp getiridim ,Başçiftlikte sadece ısıtırdım.Haftasonları da Reşadiye'ye giderdim.Babam bir iki kez aldı bıraktı sonrası bana kaldı mecburen.Birgün saat üç gibi yola çıktım.Arabamın camı buz olmuştu.Cama su döktüm,cam açıldı .Bende hemen yola koyuldum.Bir dakika geçmedi ki tahmin ettiğiniz üzere cam tekrar dondu.Su dökülürse o soguk hava da camdaki buz açılır ama yine donar sonuçta.Tekrar buz olduğunda ben yola koyulmuştum..Hafiftende rüzgar esiyor bir yandan.Cam öyle dondu ki 10 cm çapında bir alandan yolu görmeye çalışıyordum.Kaloriferi açıp cama ısıyı verdim ama motor soğuk olduğundan ilk başta soguk hava geldi cama, ısınınca buzu açar ama az vakit lazım , bu arada ben yola koyulmuşum .Durmak mümkün olamazdı çünkü görüş mesafesi en fazla iki metre , yol dar ,arabanın rengi beyaz fark edilmem çok zor olur ve arkadan biri gelirse mutlaka bana çarpardı mutlaka.Kar temizleme aracı yolu açmıştı ama rüzgar olduğundan biraz kar yola savrulmuş , yol nerde başlıyor nerde bitiyor belli değildi.10 km kadar ilerledim o yolda ama bana sorun.Dedim "Allah'ım sana emanetim ,yapacak hiçbirşey yok şuanda"...10 km sonra camdaki buz oldukça açıldı.Önümü görünce rahat ettim biraz.36 km yolu kaç kez dua ederek bir yandan da gidip geldim.Yan taraf uçurum hep.Kaydınsa gittin demektir.Bir iki kez kaydım ama hafif kayışlardı.O kayış anında kontrol sizden çıkınca içinizden birşeylerde kopup gidiyor.Zincir hiç kullanmadım , dört lastiğimde kış lastiğiydi.Allah korumuş diyorum.
         Evde üşüyordum ,iş yerimiz Belediye'den kiralanmış bir yerdi,Hükümet Konagı yoktu yani.İş yerimizde öyle soguktu ki ,bayan arkadaşımla estetiklik , uygun mu değil mi diye düşünmeden neyi kalın bulursak üstüste giyiniyorduk.Soğuga yigitlik olmaz denir ya çoook doğru...Az biraz şoförlüğümün rüştü ispatlanmış oldu o kış.Arabayı park edecek alanda bulamıyordum.Evin önü dar sokaktı.Buldozerde temizleyince sadece karı yana atıyor.Yan taraflar kar yığılı olunca arabayı park etmek mümkün değil.Çatı altları çok tehlikeli.Buz sarkıtları bir metreyi geçerdi.Düşse arabaya zarar verir .Birde çatılarda kar birikmesin diye kiremit değilde metal kaplama var.Koca kar kitlesi çatıdan birden pat diye düşebiliyor.Aracın üstüne düşse kaportayı eğiyor , eğmişte önceden.
       2009-2010 kışında Doğanşar'daydım.Rakım 1400 lerde yine.Yine kış sabahı ilk işim kar çok yağmış mı diye camdan bakmak , yine hava durumuyla yaşamak vardı.Haftasonu arabanın üzerine yağmış karı arada inerek temizlerdim ki pazartesiye çok yığılmış karı temizlemek zor olurdu.Yerdeki kara bata çıka arabanın üzerine yağmış karı temizlemek...Kar azalınca soguklar olunca cam buz tutar.Her sabah buz kazırdım camdan.Başçiftlik'ten iyi yanı , park edebileceğim geniş alanların olmasıydı Doğanşar'da.Birde evim ,eşyalarım var ve her hafta Reşadiye'ye gitmem gerekmiyor.Lojmanı değiştirdim.Yeni evimin garajı var bu çok rahatlık oldu bana ama kaloriferi sorunlu oldu bu evinde.Geçen kış ocak ayı ortasına kadar kazan yanmadı.Bu yılda tam performans sergilemedi.-22 derecelerde yanmadı geçen haftalarda .Hasta oldum rapor almak zorunda kaldım.Soğuk evde iyileşemeyeceğimden babamı aradım.O karda buzda kızına kurtarma operasyonu yaptı babam.Üç saatte geldi aldı beni üç saatte geri döndük ki 60 km dir aradaki mesefa Reşadiye ile.Şartlar zor ama çok şükür ki çevremde iyi insanlar var zorlukları kolaylaştıran.
         Doğanşar'ın bana en zor gelen yanı kışın yaklaşık üç ay ilçeden kolay kolay çıkamamak...Kendimi birşeylerle oyalayan biriyim ama üçüncü haftadan sonra çıkamadıysam ilçeden sıkılıyorum.Değişiklik istiyorum.İşin ,evin,birkaç arkadaşın, televizyon,internet,okuyacağın kitaplardan oluşan bir zaman aralığı yaşanıyor.Tebdili mekan ferahlığı yaşanamayınca ruh halin az değişiyor...Ehhh ne yapalım artık... 
          Bu rakımlarda bu bölgelerde kar yağar , çok doğal.Kalorifer kazanı evini ısıtmıyorsa , ya da kaloriferli ev yoksa bu küçük ilçelerde ,kışın zor geçtiği yerlerde arabana garaj yoksa , kepçe operatörü kar temizlerken yol kenarına dağcıklar yapıp eve geçişini zorlaştırıyorsa ki sende kendi evinin önünü/yolunu aç diye düşünüyor belki de, kar ne yapsın...İnsanlar yaşam şekilerini hava koşullarına göre ayarlamıyorsa suç karda mı?Nasrettin Hoca demiş ya "hırsızın hiç mi suçu yok"...
           Karayolları ekiplerinin yol açama çabaları , ambulansta sağlık ekiplerinin saatlerde süren zor yolculukla hasta kişilere ulaşması ,çığ düşmesi ...Bu yıl ilginç bir görüntüydü;beyaz bir araçın üzeri karla kaplanmış ana yol ortasında.Kar temizleme araçları buldu onları  ,hepsi ecel teri dökmüş korkulu gözlerle bakıyorlardı etrafa.Son dualarını etmeye başlamışlardır sanırım.Ne strestir Allah bilir...Karın çok olduğu yerlerde beyaz renkte araç olmasa iyi olur gibi geliyor bana.