14 Temmuz 2019 Pazar

TEK OLMAK

İlk kez yönetici olarak atanma…
Küçük de olsa bir ilçeye müdür atanıyorsunuz, yöneteceğiniz memurlarınız, amirleriniz, diğer kurumlarla iletişim, hak sahipleri, yeni sosyal çevre...İlk defa kendi evinizin olması, ev sorumlulukları, hepsine birden alışmaya çalışmak ve yaşım 30...Tek başınızasınız, bir kadınsınız, bir Allah bir siz, kendinizi korumalısınız, mukayyet olmalısınız da...Gözler üzerinizde; bilginizde, edebinizde, adabınızda, görgünüzde...
Müdür olarak ilk görev yaptığım ilçe olan Doğanşar’ın Kaymakamlığına denetim için Müfettiş ve iki aday Kaymakam gelmişti. Müfettiş Bey Tokatlı olunca, benim de Tokatlı olduğumu duyunca tanışmak istemiş.Tanıştık. Gökdere'ye gideceklerdi haftasonu ,kendileriyle Reşadiye'ye kadar birlikte gittik. Babamla tanıştı Müfettiş Bey o arada.
Müfettiş Bey ve ekibi denetimdeyken Doğanşar'da o günlerde lokanta yoktu. Duydum ki doğru dürüst beslenemiyorlarda. Babama " gelebilirsen Müfettiş Beyleri yemeğe çağırayım " dedim. “Gelirim” dedi babamda...Müfettiş bey, iki aday kaymakam ve o gün ki Kaymakamımız evime yemeğe geldiler. Ben servisle uğraşırken babam onlara sofrada ve sohbette eşlik etmiş oldu…
Sonraki günlerde iki Muhtarımız, Tarım Müdürü ve beni Zara’da kiremitte balık yemeğe davet etti. İnsanların samimi, iyi niyetli davetlerine icabet etmek istiyordum ama tek hanımefendi ben olunca rahat edemeyeceğimi düşünüp çekiniyordum da davetlerden. Muhtarlara “babam da gelebilir mi” diye sordum, “tabi, amcayı çok sevdik o da buyursun” dediler …Babamı aradım hemen, daveti söyledim…Babam benim için ilçeye o kadar git gel yapmıştı ki, “kızım ben gelmeyim, muhtarlar iyi insanlar, Müdür Bey de öyle, sen kendin gidiver. Malmüdürlerisin, seni de sevdiler ondan davet ediyorlar. Ben sana güveniyorum da izin veriyorum da, sen gidilecek yeri de gidilecek insanı da seçebilirsin.Gittiğinde gereken şekilde davranırsın" deyince benim de kendime güvenim ve inancım tazelendi. İçim rahatladı, gerginliğim azaldı ve davete gittim…Çok seviyeli, çok güzel geçen bir zaman aralığı oldu yemek…
Babamın ben evden ayrılıyorken söylediği sözü aklımdadır. “Kızım kendine dikkat et, yanlış iletişimlere girme, yanlışın olursa, duyunca ben üzülürüm ama sen acı çekersin” demişti. Çok şükür Rabbim de yanlıştan korudu.
Hep özgürdüm hep bir başıma ama hep de dikkatli…
Genelde tek kadın yönetici olmak, pek de kolay değildi…
Doğanşar’da Belediye’nin verdiği bir iftara İlçe Protokolü ile katıldım. Karşımda Kaymakamım, yanımda Kurum Müdürü arkadaşlarımla bir masadaydım ama başımı bir kaldırdım bir sürü bakış…Nerdeyse 150 insan içinde tek kadın olunca, tanımayanlarda merak ediyor muhtemelen kim ki bu kızcağız diye, çoğu istemsiz bir bakıştır da eminim, zaten çoğu agabey, amca denilecek insanlardı da… Yine de o an öyle utanıp çekindim ki..Ezan okundu, çorbalar geldi , ben içemedim çorbamı. Elim öyle titriyordu ki kaşık doğru duramıyordu elimde, çorba da dökülüyordu. “Tüm müdürler burada ise Malmüdürü olarak bende burada olmak zorundayım, yörem insanları içindeyim, arkadaşlarım yanımda” diye kendime iç düşünce ile telkinlerde bulunup titrememi bir zaman sonra geçirdim. Kimse bilmedi orada o an bu hallerimi…Sonraki yıllarda bu durumlar benim için sıradan hale geldi. Zamanla insanlar bana alıştı, ben onlara ve rahatsız olmadım artık. Bu durumun da etkisiyle yüksek lisans tezimde kadın yöneticilerin varlığının artması yönünde bir konu seçtim. Yönetimde kadın neden az inceledim, nasıl çoğalır diye çözüm aradım. Zira Orta Asya’dan bugüne tarihimizde kadın nasıldı, Cumhuriyet dönemiyle gelen yasal haklarda belli iken, yönetimde kadınlar nerede diye baktım…
Bakanlığımızda orta düzey kadın yönetici diğer kurumlara göre fazla ama olması gereken seviyede de değil henüz… Yarı nüfusu kadın olan bir Ülke’de yönetimde de siyasette de ticarette de kadının gereken seviyeye gelmesi dileğimle…

Hiç yorum yok: